“Her başarılı erkeğin arkasında mutlaka bir kadın vardır” deyimi tartışılmaz. Yaşadığımız bu coğrafya da toplumumuz Anneler Günü, Babalar Günü, Sevgililer günü adı altında günlerin kutlanmasına günler öncesinden hazırlanır bütçelerinin elverdiği ölçüde armağanlar alınır. Bir bakıma karşılıklı sevgi ve saygının oluşumu kanıtlanmak isteniyor sanırım. Toplumun bireyleri istese de, istemese de bu konular benliğimize yerleşmiş söküp atmamız olanaksız. Sayılan bu günlere gereken ilgiyi göstermeyecek olursanız vay halinize. Hep işitiyor yada ulusal basında yer alan magazin haberlerinde yatlar, villalar, pahalı arabalar, takılar armağan yarışına girenlerin yanı sıra, fırsattan istifade ürünlerini armağan şekline dönüştürüp paket halinde pazarlayan üreticileri de görüyoruz.
Ne var ki bugün kutlanmakta olan 8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ toplumun çoğu kesiminin ilgisini çekmiyor gibi geliyor bana. Keşke olanaklarımız elverse de pahalı armağanlarla kadınlarımızı hatırlayıp onurlandırsak. Her kadın bir ana, bir eş bir sevgili değimi. Gün geçmiyor ulusal basından yerel basından buruk üzüntülü acı haber almayalım. Töre cinayetleri, namus bekçiliği yapan kişilerin işlediği cinayetler, çıkarları için kadını fuhuş bataklığına sürükleyen, çocuk yaşta kızlarını evliliğe zorlayan, kadına şiddet uygulayan zihniyet tüyler ürpertici boyutta. Çağımızda da artış gösterdiği gözlerden kaçmıyor. Yıllar önce VURUN KAHPEYE diye çok anlamlı toplumu kadına karşı yanlış yönlendiren zihniyetin yanılgılarını ortaya koyan bir Türk filmi izlemiştim Çoğunuz bu filmi izlemiş olmalısınız. Çağımızda bile güncelliğini koruyor. Saygıdeğer okurlarım. Kadının günümüzdeki önemi tartışılmaz. Okumuşu okumamışı dünyaya açılan insanlarımızın görgü ve bilgileri çağa uygun şekilde biçimleniyor. Giyinişleri, saygı ve sevgili davranışları örnek olacak biçimde. Onlarla konuştukça anlıyorsunuz. Değerli okurlarım ilimizde bile kadının bulunmadığı çalışma alanı yok denecek kadar azdır. Belli yaşta olanlar anımsarlar. 1950’li yıllarda öğretmen ve hemşire dışında Karaman’da çalışan iki kadın tanırım Yurdanur Mal Müdürlüğünde Selma Adliye de çalışırdı. 1960 yılında da Sümerbank’da Fahriye Hanım vardı. Bugün Doktor, mühendis, fabrika çalışanları, araba, traktör, motosiklet, bisiklet kullananlar çoğunlukta. Özetle kadın ayrılamayacağımız bir bütünümüz haline gelmişken kadına yakışmayacak şekildeki şiddet ve cinayet uygulamalarının çözüm arayışı bu anlamlı güne olamaz mı. İki yıl önce Mümine Hatun Konferans Salonunda Adli Yargı Başkanı Kadına Şiddet ve yasanın öngördüğü cezalarla ilgili bir konferans vermişti çok etkili olmuştu. Bu konuda yetişmiş toplumu yönlendirebilecek nitelikte bilim ve yargı adamlarımız var. Her olumlu yola erişmenin eğitimden geçtiğini kabul edersek sapık düşünceli insanların eğitilmesi ağır cezalarla mı olur yada değişik yöntemlerin uygulanmasını bilim adamlarımıza bırakmamızın doğru olacağı kanısındayım. Üniversitemiz yerleşkesinde, ilimiz genelinde yeterli konferans salonlarımız var. İlle de kadınlar haftasında olacak kaydı olmaksızın zaman, zaman konunun Bizim Üniversitemiz bilim adamlarınızla işlenmesine gereksinimimiz olduğuna inanıyorum. Kadın cinayetleri ve kadına uygulanan şiddetin azalması değil sonlanması dileğimizdir. Her dalda erkekler kadar görev üslenen kadınlarımızın varlığı kadın erkek eşitliğini kanıtlıyor sanırım Günümüzde boşanma olaylarının artışı gündeme taşınıyor. Her boşanmanın elbette bir nedeni vardır. Hata hiçbir zaman tek taraflı değildir. Uygarca nikah masasında imza atılmışsa uygarca ayrılmayı da kabullenmemiz gerekir. Bu durum kadın içinde erkek içinde geçerli sayılmalı. Şiddete başvurmaktan kaçınılmalı. Her günün kadınlarımızın huzur içinde yaşayacakları gün olarak kutlanması dileğiyle…
8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ