Entelektüel olarak nitelendirilen insanlar eskiden muhalif tavır, duruş ve eleştirel düşüncelerinden dolayı sürekli olarak kendi başlarını belaya sokar; ya hapse girer ya da sürgüne giderdi. Günümüzde ise iktidarların yanında durup, onların politikalarına destek vererek halkın başını belaya sokuyorlar. Son dönemde özellikle din, ahlak ve kültürel literatürdeki birçok kavram anlamını yitirdi, içi boşaltıldı ve manasız bir hale geldi. Sanırım bu kavramlardan birisi de “Aydın Sorumluluğu.”
Hem ülkemiz hem dünya hem de insanlık âlemi gibi hepimizi ilgilendiren konularda önceki dönemlerde ortaya koyduğu fazlasıyla yerinde ve orijinal tespitleri ile tanınan, özellikle entelektüel çevrelerce eserleri okunan, söyleşileri takip edilen bir yazarımız geçtiğimiz günlerde çıktı; “Türkiye’nin karnı doydu, çok şükür tokuz. Ülkede açlık değil, aç gözlülük sorunu var. Açlık, Türkiye’nin bugünkü koşullarında inandırıcı gelmiyor.” dedi.
Peki ya istatistikler? Peki, hemen her gün insanlarımızın sosyal medyaya düşen, yürek burkan görüntüleri? Mahalle pazarları dağılırken, çürük meyve sebze toplayan insanları görmediniz mi hiç? Pazar parası olmadığı için karısına mahcubiyetinden dolayı canına kıyan vatandaşı, çocuğunun kırtasiye ihtiyaçlarını karşılayamadığı için hayatına son veren babayı, bulabildiği ıslak odunlar yanmayınca çocuklarını ısıtamayan ve çaresizce yan odaya geçip canına kıyan anneyi görmediniz mi, okumadınız mı hiç? Şimdi hayatta olmayan bu insanların hangisine aç gözlü diyebilirsiniz? Zülfü Livaneli bir yazısında şöyle diyordu; “Bu memleket eskiden de adaletsizdi fakat merhametliydi. Şimdi de adaletsiz fakat aynı zamanda merhametsiz.” Bu sözün ne kadar doğru bir tespit olduğunu bu vesile ile bir kez daha görmüş olduk sanırım.
Diyelim ki, dediğiniz gibi insanlar tok olsun. Bu kadar mı? “Karnınız doyuyor ya, daha ne istiyorsunuz” mu diyorsunuz? İnsanımıza reva gördüğünüz konfor ölçütü karın tokluğu mudur? Milleti aptal yerine koyan insandan aydın olmaz. Çevresindeki insanların dertlerini kendi derdi gibi görmeyen, bunun sorumluluğunu omuzlarında hissetmeyen insandan aydın olmaz. Başarılı bir edebiyatçı, başarılı bir yazar olunabilir, fakat yaşadığı ortamda bir şeyleri değiştirmeye, düzeltmeye çalışmayan insandan aydın olmaz.
Keşke hiç konuşmasaydı, toplumdan bu kadar uzak olduğunu ya da muktedirlere yaranma çabasını gözler önüne sermeseydi. Yazık oldu.!
İl Özel İdaresi 2021 Yılı Çalışmalarını Değerlendirdi