Büro Emekçileri Sendikası Karaman İl Temsilcisi Ahmet Baştuğ yayınladığı basın bildirisinde üniversite öğrencilerini burs, kredi, mezun olduktan sonraki iş hayatları, sağlık hakları konusunda destekçi olduklarını bildirdi.
KYK ve GSS BORCU CENDERESİNDEKİ GENÇLERİN MÜCADELESİ MÜCADELEMİZDİR!
Pandemi sürecine ekonomik krizde yakalanan ülkemizde gelinen noktada ekonomik sorunlar sağlık sorunlarının önüne geçmiş durumda. On milyonun üzerinde işsize, açlık sınırı rakamlarının altında çalıştırılan milyonlarca asgari ücretli de eklenince işsizlik ve açlık ülkemizin birinci sorunu haline geldi. İktidar tarafından bakıldığında ise “işsizlik yok iş beğenmeyenler var” söylemi ile yapısal bir sorun geçiştirilmeye çalışılırken açıklanan işsizlik oranlarında bir yandan istihdam oranı azalırken bir yandan da işsizlik oranının düşürüldüğü verilerle aklımızla alay edilmeye devam ediliyor.
Dört üniversite mezunu gençten üçünün işsiz olduğu bir gerçeklik karsımızda dururken, sayısı beş milyona dayanan gencimizin KYK borcu bulunurken, 300 bini hakkında icra işlemleri başlatılmış durumda. BES olarak bir yandan pandemide yapılandırma olmaz mücbir sebep ilan edilmesi gerektiğini bir yandan da gençlerin KYK borçlarına ilişkin KYK borçlarının silinmesi gerektiğini bir kez daha açıkça ifade ediyoruz. Genç kadın işsizliğinin çok daha yüksek olduğunu biliyoruz. İş bulmakta zorlanan genç kadınlara evlilik tek çıkış yolmuş gibi sunulmakta erkeğe mahkum bırakılmak istenmektedir. KYK borçlarını silmek yerine çeyiz parası gibi, KYK borcu silme şartı olarak evliliği şart koşma gibi uygulamalarla genç kadınların evlenerek eve sabitlenmesi dolayısıyla yeniden üretim rollerini daha çok üstlenmesi istenilmektedir. Bu siyasi iktidarın kurguladığı düzende kadınlara biçtiği rolü bir kez daha net olarak göstermektedir.
Öğrencilere Kredi Değil Burs Verilmelidir!
Kredi ve Yurtlar Kurumu 1961 yılında sosyal amaçlı bir kurum olarak oluşturulurken, zamanla öğrencilere kredi veren ve ödenemeyen kredilerle ilgilide adeta bir banka gibi faiz işleten takip ve icra mekanizmasını kullanan bir kuruma dönüşmüştür. Sonuçta öğrenciler aldıkları kredileri eğitim masrafları (barınma, beslenme, ulaşım, kitap vb) için kullandıkları ortadadır.
Eğitimin parasız olduğu ile övünen siyasi iktidarın öğrencilere eğitim giderlerinin bir kısmını karşılamak için verdiği krediyi daha sonra tahsile gitmesi başlı başına bir çelişkidir. Öğrencilerin kredi borçları silinmeli öğrencilere kredi değil burs verilmelidir. Eğitim kurumlarında yurt ve yemekhaneler ücretsiz hale getirilmelidir.
Aileler de Mağdur Edilmektedir!
Kredi borçlusu olan gençler çoğunlukla dar gelirli aile çocuklarıdır. Yıllarca her türlü fedakârlıkta bulunarak okuttukları çocuklarının iş bulamadığı için kredi borçlarını ödemek çoğu defa ailelerine kalmaktadır. İşsizliğin ve hayat pahalılığının sorumlusu siyasi iktidardır bunun bedeli iş bulamayan gençlere ve bu gençlerin ailelerine ödetilemez.
Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlı faaliyet gösteren Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü toplumu, gençleri önceleyen bir kuruluş olarak yeniden yapılandırılmalıdır. Gençlik ve Spor Bakanlığı’nda Bakan Yardımcısı olarak görev yapan diploması bile tartışmalı olan ve Banka Yönetim Kurulu Üyeliği dâhil birçok yerden maaş olan Hamza Yerlikaya gibi yöneticilerin gençlerimizin bu sorununu çözmesi beklenemez. Yıllardır ifade ettiğimiz gibi liyakat ilkesi tam da bu nedenle büyük önem taşımaktadır.
Gençlerimiz İşsizlik ve Kredi Borcu Dışında GSS Kuşatması Altında
GSS ödemelerinde hane geliri temel alındığından gençlerimiz işsizde olsalar GSS ödeme yükümlülüğü ile karşı karşıya kalmaktadır. İşsiz ve herhangi bir gelire sahip olmayan kişilerin GSS ödemek zorunda kalması kabul edilemez. Gelir testi kişisel olarak yapılmalı işi ve geliri olmayanlardan GSS alınmasına son verilmelidir. Sağlık hizmetlerinden faydalanmak için GSS ödemenin bile yeterli olmadığı muayene katkı payı, ilaç katkı payı, eşdeğer ilaç katkı payı vb. birçok kalem üzerinden sağlık hizmetlerinin paralı hale getirildiği de göz önüne alındığında, durum emekçiler ve işsizler için daha da vahim duruma gelmektedir. Vatandaş, sağlık/tedavi giderleri için cebinden katılım payı ve ilave ücret ödemektedir
Muayene katılım payı: 2. basamakta 6 TL, eğitim ve araştırma hastanelerinde 7 TL, üniversite hastanelerinde 8 TL, özel sağlık hizmet sunucularında 15 TL.
Tıbbi malzeme katılım payı: Vücut dışı protez ve ortezlerden %10–%20 oranında katılım payı alınır. Ancak Her bir ortez ve protez için katılım payı tutarı brüt asgari ücretin %75’ini geçemez.
Ayakta tedavide sağlanan ilaçlar için katılım payı: Kurumca bedeli karşılanan ilaçlar için kişilerden %10–%20 oranında katılım payı alınır. Ayrıca her bir reçete için üç kutuya kadar temin edilen ilaçlar için 3 TL, üç kutuya ilave temin edilen her bir kutu ilaç için 1 TL olmak üzere katılım payı alınır.
5510 sayılı Kanuna göre bir yurttaş, sağlık kurumuna adım attığı andan itibaren muayene, tetkik, tıbbi malzeme, ilaç, reçete vs. adı altında ek olarak cepten Sosyal Güvenlik Kurumuna (SGK) katılım payı, özel sağlık kurumlarına ve vakıf üniversite hastanelerine ayrıca ilave ücret ödemek zorunda iken, atanmış cumhurbaşkanı yardımcısı ve bakanlar, milletvekilleri, Danıştay ve Yargıtay üyeleri ile aile fertlerinin sağlık/tedavileri ücretsiz olarak sağlanmaktadır.
GSS ve Bağ-Kur Borcu Olanlar İçin Teşhis Parasız, Tedavi Paralı
Pandemi döneminde en temel ihtiyaç olan sağlık hizmetlerinden faydalanmak GSS borcu olanlar için 2021 yılı sonuna kadar uzatılmakla birlikte GSS ve Bağ-Kur borcu olanlar eczanelerden ilaç alamayacak.
Bu durumda sözde tanısı ücretsiz yapılan hastalığın tedavisinin sürdürülmesi, parası olmayanlar için eksik kalarak tamamlanamayacaktır. Unutulmamalıdır ki, eğitim ve sağlık evrensel hukukta bir insan hakkıdır. İnsan hakkı olarak tanımlanan kamusal yükümlülükler parayla satılamaz.
Büro Emekçileri Sendikası olarak, gençlerin yanında olduğumuzu belirtiyor, mücadelelerinin mücadelemiz olduğunu buradan kamuoyuyla bir kez paylaşıyoruz.
Karaman’da Bugün 3 Hemşehrimiz Vefat Etti