Yunus Emre Nerelidir?

BEĞENDİM

ABONE OL

News

Yunus Emre’nin birçok yerde mezarının olması kafaları karıştırmış ve bu husus yakın zamana kadar tartışma konusu olmuştur. Bir kişinin birden fazla mezarının olduğu düşünülemeyeceğinden bu mezarlardan sadece birinin Yunus Emre’nin gerçek mezarı olduğu açıktır.
Anadolu’nun pek çok yöresi Yunus Emre’yi sahiplenmiş, kendisine ait olduğuna inanılan pek çok makam ve mezar ortaya çıkmıştır. Bunlar arasında Sivrihisar-Sarıköy, Karaman ve Aksaray Ortaköy’deki mezarların gerçek mezar oldukları en kuvvetli iddiaları oluşturmaktadır.
Yunus hakkında ilk önemli araştırmayı yapan Prof. Mehmet Fuat Köprülü, daha ziyade vilayetnamelere istinaden Yunus’un tanınmış şeyhlerden biri olduğunu ve Sakarya havzasında bir köyde yaşamış olduğuna kanaat eder. Bazı yazarlar Yunus’un kabrinin Porsuk ile Sakarya nehirlerinin birleştiği yerin yakınında olan Sarıköy’de olduğuna dair yeterli derecede belge bulunmasından dolayı bu tartışmalarının anlamsız olduğunu söyleyecek derecede emindirler. Buna karşılık bir kısım araştırmacılar özellikle bazı resmi belgelere dayanarak Yunus Emre’nin Karamanlı olduğunu, Karaman’da yaşadığını, İsmail Hacı Cemaati mensuplarından olduğunu, kendisinin Karamanoğlu İbrahim Bey’den yer aldığını ve Karaman’daki mezarın Yunus Emre’ye ait olduğunu savunmuş ve bu yönde yayınlar yapmışlardır. Kamil Kepecioğlu, İbrahim Hakkı Konyalı, Cahit Öztelli, Hulusi Güngör ve Talat Duru bu tezi savunmuşlardır. Ömer Lütfi Barkan da Şeyh Hacı İsmail oğullarından Yunus Emre isimli bir kişinin Karamanoğlu İbrahim Bey’den bir mezraa satın aldığını ifade eder.
Hacı Bektaş-ı Veli Vilâyetnamesi’nde verilen bilgiye göre ise Yunus Emre, Eskişehir’in Sivrihisar kazasına bağlı Sarıköy’de doğmuş ve aynı yerde ölmüştür.
Mevcut belgelerin incelenmesi sonucunda, şeyh soyundan olduğu, kendisinin de bu bilgili, mal-mülk sahibi aile içinde yetiştiği gibi, Karamanoğulları sarayında hatırı sayılır bir kişi olduğu, Toroslarda yaşayan Türkmenlerin, kendisini “şeyh” olarak kabul ettikleri anlaşılmaktadır. Karamannamenin yazarı Şikârî de, ondan şeyh olarak söz etmektedir.