Kardiyoloji Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Erhan Gönen, ’’İlerleyen yaşlarda hipertansiyon mutlaka kontrol altına alınmalıdır. Çünkü hipertansiyon, kalp krizi, aort damar yırtılması, beyin kanaması ve kalp yetersizliği gibi en hayati problemlerin tetikleyicisidir’’ dedi.
Medipol Üniversitesi Pendik Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Erhan Gönen, 65 yaş ve üstü bireylerde daha sağlıklı bir kalbe sahip olmak için önerilerde bulundu. Yapılan çalışmalarda 2030 yılında dünya nüfusunun 3’te 1’i 65 yaş ve üzeri olması beklendiğini belirten Dr. Öğretim Üyesi Erhan Gönen, ’’İlerleyen yaşlarda hipertansiyon mutlaka kontrol altına alınmalıdır. Çünkü hipertansiyon, kalp krizi, aort damar yırtılması, beyin kanaması ve kalp yetersizliği gibi en hayati problemlerin tetikleyicisidir’’ dedi.
Hipertansiyonun özellikle 65 yaş üstü kişilerde çok yüksek bir oranda görüldüğünü aktaran Dr. Öğretim Üyesi Gönen, ’’Pek çok faktöre bağlı değişmekle birlikte ortalama 65 yaş üzerindeki kimselerin yüzde 65’inde, 75 yaş ve üzerindeki kimselerin ise yüzde 75’inde hipertansiyon gelişmektedir’’ şeklinde konuştu.
’’Yılda bir kez mutlaka doktor kontrolü yaptırın’’
Dr. Gönen, sözlerini şöyle sürdürdü: ’’Her yaş grubunda olduğu gibi 65 yaş üstü hastalarda da genel kalp hastalıkları risk faktörleri mevcut olmakla birlikte 65 yaş üstü kişilere özel bazı durumlarda bulunmaktadır. Bu durumlar ise; erkeklerde 45 kadınlarda ise 55 ya da erken menopoz, aile öyküsü (birinci derece akrabalardan erkekte 55, kadında 65 yaşından önce koroner arter hastalığı bulunması, sigara içiyor olmak, hipertansiyon, hiperkolesterolemi, düşük HDL-kolesterol değeri, diyabet bir risk faktörü olmanın yanı sıra, koroner kalp hastalığı varlığına eşdeğer bir risk taşıdığından risk değerlendirmesinde ayrı bir yeri vardır.
Bunlara ek olarak yaşlanmaya bağlı olarak dejeneratif ( yıpranmaya bağlı) kapak hastalıkları da 65 yaş üstü hastalar için risk teşkil etmektedir. Bu yüzden bu risk faktörleri bulunmasa bile mutlaka yılda 1 kez kalp doktorunu ziyaret etmeleri ve gereken testlerin yapılması önerilmektedir.
’’Hipertansiyon kalbin en büyük düşmanı’’
Pek çok faktöre bağlı değişmekle birlikte ortalama 65 yaş üzerindeki kimselerin yüzde 65’inde, 75 yaş ve üzerindeki kimselerin ise yüzde 75’inde hipertansiyon gelişmektedir. Genel olarak hipertansiyonun yüzde 95’i esansiyel yani nedeni bilinmeyen hipertansiyon oluşturmaktadır. Bunlarında genetik nedenlere bağlı olduğu düşünülmektedir. Ancak yaşlanmaya bağlı gelişen tansiyonda ise hareketsiz yaşam tarzı, böbrek fonksiyonlarındaki bozulmalar, aort ve atardamar duvarındaki sertleşme neden olmaktadır. Hipertansiyon mutlaka kontrol altına alınmalıdır. Çünkü hipertansiyon, kalp krizi, aort damar yırtılması, beyin kanaması ve kalp yetersizliği gibi en hayati problemlerin tetikleyicisidir.
’’Hipertansiyonunuz varsa düşürmek için limon ve sarımsak tüketmeyin’’
Limon ve sarımsak sağlığımız için oldukça faydalı gıdalardır. Bunların tansiyon düşürücü etkileri de bulunmaktadır. Ancak hipertansiyon tedavisinde kullanılmaları kesinlikle yanlış bir yaklaşım oluşturur. Çünkü bu ajanların doz ayarlaması ve etki süreleri standardize edilemediği için hastalar her türlü tansiyona bağlı komplikasyonlara açık hale gelirler. Bunların yerine günlük standart ilaçları kullanarak kendilerini 24 saat güven altına alabilirler.
Hipertansiyon hastaları öncelikle beslenmelerine dikkat etmelidirler. Kilo alımında, tansiyon kontrolü bozulur ve ilaç dozunu veya sayısını artırmak gerekir.
Ayrıca fazla tuz ve katı yağ kullanımından sakınılması gerekmektedir. Yağları fazla yüksek olan tansiyon hastalarının damar ve böbrek fonksiyonlarında bozulmalar görülür. Bu da tansiyon tedavisini güçleştirir. Hipertansiyon hastaları düzenli başta tempolu yürüyüş olmak üzere egzersiz yapmalıdırlar.
Bu hem kötü kolesterol düzeyini hem de damar direncini düşürür.
’’Yüksek kolesterol kalp krizine davetiye çıkarır’’
Yüksek kolesterole bağlı damar duvarında kalınlaşma ve sertlik artar. Damar duvarında yer alan plakların yağ yükü artar ve çok kolay yırtılır hale gelirler ki bu da hipertansiyonlu hastalarda kalp krizi ve inmeye davetiye çıkarır. Ayrıca böbrek fonksiyonlarında bozulmayı gündeme getirir. Yapılan klinik çalışmalarda kötü huylu olarak bilinen yağlardan LDL düzeyindeki düşmelerin kalp krizi veya benzeri damar problemlerinde önemli azalmalara yol açtığı gösterilmiştir. Bu düşüş ilaçların yanı sıra düzenli egzersiz ve beslenme alışkanlığı ila sağlanması büyük öneme haizdir. Bunlar LDL’yi düşürürken aynı zamanda damar duvarındaki yağları uzaklaştıran iyi huylu kolesterol olan HDL’yi de artırırlar. ’’
Sağlıklı kalp için neler yapılmalı?
Kalp sağlığı için önerilerde bulunan Dr. Gönen, ’’Sigaradan uzak durun, sağlıklı beslenmeye özen gösterin, yürüyüş başta olmak üzere düzenli egzersiz yapın, ruh sağlığınızı sosyal ve psikolojik destek ile koruyun, düzenli olarak kalp damar testlerini yaptırın, tansiyonunuzu mutlaka yakın takibe alın, tansiyonunuz yüksek seyrediyorsa mutlaka en kısa sürede doktorunuza başvurun’’ diye konuştu.
Gelişmekte olan ülkelerde düşük sosyoekonomik durum obezite faktörü