İstatistikler, çocukluk çağı kanserlerinin tüm kanserlerin yüzde 2’sini oluşturduğunu gösteriyor. Her ne kadar tanım olarak 15 yaş altı çocuklarda görülen kanserler bu gruba girse de, hastaların yarısı tanıyı 5 yaşın altında alıyor. Dünyada her 3 dakikada bir çocuğa kanser tanısı konduğunu hatırlatan Çocuk Onkolojisi Uzmanı Dr. Asım Yörük konuyla ilgili önemli bilgiler paylaştı.
Son 20 yılda küçük ama düzenli bir artış yaşandığı görülüyor
Yaşa ve kanser tipine göre değişmekle birlikte çocuk kanserlerinin görülme sıklığında 1980’den itibaren her yıl düzenli fakat küçük oranlarda artış yaşandığını ifade eden Çocuk Onkolojisi Uzmanı Dr. Asım Yörük, 5 yaş altındaki çocuklarda özellikle lösemilerde, bazı beyin tümörlerinde, nöroblastom (böbrek üstü bezi kanseri) ve hepatoblastomda (karaciğer kanseri) görülme sıklığının arttığına işaret etti. Bu artışın nedenini ise, kimyasallar, radyasyon, virüsler gibi çevresel faktörlere maruz kalmak ve bu maruziyetin genetik faktörlerle birleşmesi olarak gösterdi. Dr. Asım Yörük’ün verdiği bilgiye göre çocuklarda en sık görülen kanserler şöyle sıralanıyor; Lösemiler yüzde 31, beyin ve omurilik tümörleri yüzde 26, lenfomalar yüzde10, yumuşak doku sarkomları yüzde7, nöroblastomyüzde 6, Wilms’ tümörüyüzde 5, kemik tümörleri yüzde 4, germ hücreli tümörler yüzde 3, retinoblastom yüzde 3, karaciğer tümörleri yüzde 2 ve diğerleri yüzde 3.
Hiçbir belirti kansere özgü değil
Tüm çocukluk çağı kanserleri göz önüne alındığında, kanser tipine ve yayılımına göre değişmekle birlikte iyileşme oranının yüzde 65 civarında olduğunu ifade eden Uzm. Dr. Asım Yörük, çocukluk çağı kanser belirtilerinin hiçbirinin kansere özgü olmadığını ve çeşitli nedenlerden kaynaklanabileceğine işaret etti. ancak yeterli tedaviye cevap vermeyen ve 2-3 haftadan daha uzun süren, nedeni saptanamayan herhangi bir belirti malign bir tümör şüphesini akla getirmelidir” diye konuşan Çocuk Onkolojisi Uzmanı Dr. Asım Yörük çocuklarda dikkate alınması gereken belirtileri sıraladı:
Devam eden, açıklanamayan kilo kaybı, genellikle sabahları, kusma ile birlikte olan baş ağrısı, kemiklerde, eklemlerde, sırtta veya bacaklarda geçmeyen şişlik veya kalıcı ağrı, özellikle karın, boyun, göğüs, pelvis veya koltuk altlarında şişlikler, vücutta morluklar, kanama veya döküntü, iyileşmeyen enfeksiyonlar, göz bebeği arkasında beyazımsı renk, devam eden bulantı veya bulantı olmadan kusma, sürekli yorgunluk veya belirgin solukluk, aniden ortaya çıkan ve devam eden göz veya görme bozuklukları, nedeni saptanamayan tekrarlayan veya sürekli ateş. Tehlike işareti olarak kabul edilen bazı semptomlar daha özgüldür fakat yine de kanser tanısı koydurmaz. Bunlar; 2 santimetreden daha büyük lenf bezi büyümesi (özellikle sert, hassas olmayan, sabit veya supraklaviküler bölgede), sabah kusması (özellikle baş ağrısı veya diğer nörolojik semptomlarla ilişkili ise), ani gelişen görme bozuklukları, solukluk ile birlikte ateş veya geçmeyen ateşle birlikte olan gece terlemeleridir.”
Uzmanından uzaktan eğitimle ilgili ailelere tavsiyeler