Tüm dünyada bir milyondan fazla insanın canını alan koronavirüsün kalıcı hasarları araştırılırken, spermlere verdiği zararlarla ilgili tespitler, kovid-19’un testislerde uzun süre kalıcı olabildiğini ortaya koydu. Orta şiddette ya da hastaneye yatarak kovid-19 geçirenlerin daha büyük risk altında olabilir.
Kovid-19’un sperm üretiminden sorumlu hücrelere zarar verdiği ve DNA hasarlanmalarına neden olduğu düşünülüyor. Çalışmalarda, spermin hem sayısında hem de hareketliliğinde bozulma olduğunun gösterildiğini belirten Anadolu Sağlık Merkezi Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Cüneyt Adayener, “Ancak bir erkeği kısır (infertil) olarak tanımlayabilmek için çocuk istemesi ve düzenli ilişkide bulunmasına rağmen bir yıllık sürede hamilelik gerçekleşmemesi gerekli. Bu nedenle kovid-19’un kesin olarak erkeklerde kısırlığa neden olduğunu söyleyebilmek için daha zamana ihtiyaç var” açıklamasında bulundu.
Kovid-19’un genel olarak mukozalar aracılığı ile solunum sistemine saldırıp damlacık yoluyla bulaştığı için, bu sistem ve organlarının çokça araştırıldığını söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Cüneyt Adayener, “Bununla birlikte insanda neredeyse tüm sıvı ortamlarda bulunduğu tespit edilmiştir. Buna rağmen solunum yolu dışındaki sistemlerdeki hasarları ve bulaş yolları ile ilgili az sayıda çalışma vardır” dedi.
Geniş hasta sayılı bir çalışmaya göre kovid-19’un erkek hastaların yüzde 19’unun testislerinde bir çeşit konforsuzluk (ağrıdan ziyade baskı hissi) tanımladığının altını çizen Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Cüneyt Adayener, “Aslında testisler ürettikleri spermlerin vücut savunma hücreleri tarafınca öldürülmeden yaşayabileceği özel bir immün cevapsız sahaya (bağışıklık sisteminin yanıtsız olduğu saha) sahiptirler. Bu açıdan değerlendirildiğinde virüsün testislerde uzun süre kalıcı olabilmesi mümkündür” dedi.
Virüsün, erkek hastalarda ürogenital sistemdeki durumu, erkek üreme sistemi hormonları ve sperm yapımı üzerine etkileri ile ilgili yapılmış 1100’e yakın çalışma olmasına rağmen, bilimsel çalışma ölçütlerini sağlayan çalışma sayısının sadece 24 olduğunu belirten Prof. Dr. Cüneyt Adayener, “Bu 24 çalışmanın 5’inde erkek hastaların semen örneklerinde virüse rastlanmamıştır. Sadece bir çalışmada 38 hastanın 6’sında (yüzde 15,8) semende virüs bulunmuştur. Yirmi dört çalışmanın tamamı göz önüne alındığında toplam 120 hastanın 6’sında (yüzde 5) virüs semen örneklerinde pozitif olarak tespit edilmiştir. Bu açıdan bakıldığında oran oldukça düşük olarak değerlendirilebilir” şeklinde konuştu.
Kovid-19’u orta derecede veya hastaneye yatırılıp tedavi görmek zorunda kalanların diğerlerine göre daha fazla risk altında olduğunu söyleyen Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Cüneyt Adayener, “Kovid-19’un, erkeklik hormonu olan testosteron üretimini de olumsuz etkilediği ile ilgili çalışmalar var. Düşük testosteronlu olguların hastalığı daha ağır olarak geçirdiği iddia edilmiş. Ancak bu bir neden mi yoksa sonuç mu olduğuna ilişkin henüz kabul edilmiş bir gerçeklik yok” dedi.
Semendeki mevcudiyet, sperm hücrelerine yaptığı hasar, virüslü semen ile oluşan embriyonun akıbeti gibi üremeye yardımcı yöntemlerde alınması gerekli önlemlerin henüz tam olarak belirlenemediğini belirten Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Cüneyt Adayener, “Sperm dondurma ve ICSI gibi işlemler öncesinde HIV, Hepatit virüsleri gibi kovid-19 da bakılmalı mı, bakılacaksa hangi yöntemle bakılmalı gibi sorular henüz cevaplarını bulabilmiş değil. Bunun için daha pek çok çalışma yapılması ve paylaşılması gerekiyor” hatırlatmasında bulundu.
kaynak:haberler.com
865 nüfuslu köydeki ikinci karantina sona erdi