Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Başkanı Prof. Dr. İdris Nebi Uysal, Türkiye’nin son dönemlerde savunma sanayinde ürettiği ürünlerin herkesin göğsünü kabarttığını belirterek, “Dünya hem sizin ürününüzü kullanıyor hem de dünyanın dört bir yanına ürününüzün ismini Türkçe olarak yaymış oluyorsunuz.” dedi.
Uysal, AA muhabirine, Karamanoğlu Mehmet Bey’in 13 Mayıs 1277’de ilan ettiği fermanla Türkçenin resmi dil olarak kabul edildiğini, bu tarihin kültür, millet, dil, özelde ise Karaman için bir dönüm noktası olduğunu söyledi.
Karaman’ın, Türkçe ve Türkçenin zirve isimleriyle birlikte anılmasının sevindirici olduğunu anlatan Uysal, dilin, insanlar arasında anlaşmayı sağlayan en gelişmiş sistem olduğunu vurguladı.
Dilin en temel özelliğini ise “insanlara özgü olması” şeklinde tanımlayan Uysal, “Bu hususiyet, dile canlılık ve toplumsallık da kazandırmıştır. İşte bu nedenle bilim dünyasında yaşanan her gelişmenin, sosyal, kültürel, iktisadi her hadisenin dile yansımaları olmaktadır. Dili toplumdan, toplumu etkileyen hadiselerden ayrı düşünemeyiz.” diye konuştu.
Uysal, salgının insanları etkilediği gibi dilleri de etkilediğini vurgulayarak, şunları söyledi:
“Bu süre zarfında bütün dünya dilleri Latince, İngilizce, yahut Fransızca asıllı yeni kelimelerle terimlerle karşılaştı. Dile yeni kelimeler girdi. Buna tepki verip kendi lisanında karşılıklar üreten diller oldu. Salgın döneminde yaşananlar, tıp dilinin de sağlığımız kadar önemli olduğunu gösterdi. Salgınla birlikte başlayan, Rusya-Ukrayna savaşıyla ayrı bir boyut kazanan siyasi ve ekonomik gelişmeler de bize dilin başka bir varyantının, yani ekonomi dilinin ne denli önemli olduğunu bir kez daha hatırlattı. Kuşkusuz ekonomi önemlidir ancak ekonominin kendisi kadar dili de önemlidir. Son birkaç yılda yaşananlar dilin tüm birimleriyle önemli olduğunu, bir bütün teşkil ettiğini bir kez daha göstermiş oldu.”
Bir dilin gücünün, o dili konuşan milletin ve ülkenin siyasi, ekonomik, bilimsel gücü ile doğrudan ilgili olduğunu anlatan Uysal, “Bilimsel üretimde önde olmak, dilde, terminolojide ileri ve söz sahibi olmak demektir. Üretmeden tüketmek, ekonomik anlamda ne kadar yanlış ve zararlıysa bilim ve dil sahalarında da aynı derecede yıkıcı bir etkiye sahiptir. Küreselleşen dünyada Türkçenin yerini, Türkler yani bu güçlü, köklü ve zengin dilin konuşurları, kullanıcıları tayin edecektir.” ifadelerini kullandı.
Uysal, bu noktada iyimser olmayı gerektiren gelişmeler olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
“Son yıllarda Türkçe için sevindirici gelişmelerin yaşandığını iftiharla belirtmek isterim. Savunma sanayinde yapılan ürünler, hem Türkiye’nin hem Türkçenin yüz akı ve övünç kaynağı olmuştur. Türkiye’nin son dönemlerde savunma sanayinde ve buna bağlı kuruluşlarda teknolojide ürettiği ürünler herkesin göğsünü kabartıyor. Bunların isimlerinin Türkçe olması da ayrı bir gurur kaynağı. Mesela ‘Kartal gözü’nü görüyoruz isim olarak. Herhangi bir silaha ve sisteme verilen ‘Kuzgun’ ismini görüyoruz. Başka isimler de var ‘Serdar’, ‘Muhafız’, ‘Altay tankı’ gibi. Türk savunma sanayi için geliştirilen ve kabloyla bağlı olduğu araç üzerinden 100 metre yükseklikte her türlü hava şartlarında görüntü aktarabilen ‘Tepegöz’, ‘Kirpi’ ismi verilen Türk yapımı mayına dayanıklı korumalı askeri araç gibi. İnsansız hava aracı ‘Bayraktar’. Bu örnekleri çoğaltabiliriz.”
Teknolojik üretimde önde bulunulduğunda ve üretildiğinde bunun ismini de koyma hakkına sahip olunabileceğine dikkati çeken Uysal, “Dünya hem sizin ürününüzü kullanıyor hem de dünyanın dört bir yanına ürününüzün ismini Türkçe olarak yaymış oluyorsunuz.” dedi.
Prof. Dr. İdris Nebi Uysal, 13 Mayıs’ın, Türkçenin muhasebesi için bir fırsat olması gerektiğini kaydetti.
Karaman Yeşildere köylülerini davet etti