h Dolar 32,5639 % -0.01
h Euro 34,9270 % -0.01
h Çeyrek Altın 4.076,00 %-0,02
h BIST100 9.645,02 %-0,50
a İmsak Vakti 02:00
Karaman 25°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
KARAMAN HABER
KARAMAN HABER
Av. Ramazan Eryiğit

Av. Ramazan Eryiğit

04 Ekim 2022 Salı

KİRACININ TAHLİYE TAAHHÜDÜ İLE TAHLİYESİ

KİRACININ TAHLİYE TAAHHÜDÜ İLE TAHLİYESİ
2

BEĞENDİM

ABONE OL

Kiracıların, kiraya verenler tarafından taşınmazdan tahliye edilmesi bilhassa son dönemde uygulamada karşılaşılan önemli bir problemdir. Hem kiracı hem de kiraya veren açısından önemli olacak sonuçlar doğurur. Hukuki prosedürün düzgün işletilmesi de aynı öneme sahiptir. 6098 Sayılı Borçlar kanunu kiraya veren kişiye belirli durumlarda kiracının tahliyesi imkânı tanınmıştır.
Bir kira sözleşmesinin belirli bir süre için yapılması o taşınmazın kira süresi sonunda geri verileceği anlamına gelmemektedir. Yukarıda belirttiğimiz üzere kanun kiracıyı koruyan bir yaklaşım sergileyerek sürenin sonunda sözleşmeyi sonlandırma hakkını kiracıya vermiştir. Kiracı kira bedelini ödediği süre boyunca kiralanan taşınmazı kullanmaya devam edebilmektedir. Lakin kanun tarafından kiraya verene bu hak tanınmamıştır.
Bunun tek istisnası tahliye taahhütnamesidir. Kiracı sürenin sonunda veya başka bir tarihte konutu veya işyerini terk edeceğini şartlarına uyarak bir tahliye taahhütnamesi ile beyan ederse kiraya veren o tarihte kiracıyı çıkarabilme hakkına sahip olacaktır.
Kiracı tahliyesi için birçok yol söz konusudur. Yazılı tahliye taahhütnamesi bunlardan yalnızca birisidir. Tahliye taahhütnamesi kiracının belirli bir tarihte kiralanan taşınmazı terk edeceğine ilişkin beyandır. Bu beyan Yargıtay kararları ve kanun çerçevesinde ortaya çıkan sıkı şekil şartlarına bağlıdır. TBK m. 352 düzenlemesi kiracı tahliyesi yollarından tahliye taahhütnamesi imkanına kısaca değinmiştir.
Tahliye taahhütnamesi kişiye tek başına kiracı çıkarma imkânı tanımamaktadır. Kiracının tahliyesini sağlamaya yönelik hukuki imkanları kullanma hakkı tanır. TBK m.352 düzenlemesi elinde geçerli bir tahliye taahhütnamesi bulunan kişiye iki imkân tanımaktadır;
1- Tahliye davası açmak suretiyle kiracı çıkarılabilmektedir. Kanunda belirtildiği üzere bu dava, tahliye taahhütnamesinde kiracının taşınmazı boşaltmak için beyan ettiği tarihten başlayarak mutlaka bir aylık süre içerisinde açılmalıdır.
2- İcra dairesi kanalıyla da tahliye taahhütnamesine dayanılarak kiracının tahliyesi sağlanır.
Tahliye taahhütnamesi geçerliliği birtakım şartların varlığına bağlı olmaktadır. Bu şartların tamamı kanuni düzenlemelere dayanmamaktadır. Yargı uygulamasında kabul edilen ve uyulmaması halinde tahliye taahhütnamesini geçersiz kılan nedenler de söz konusudur.
Bunlar;
a-) Tahliye Taahhütnamesi yazılı olması şarttır.
Kiralanan taşınmazın belirlenen tarihte boşaltılacağı beyanı yazılı olarak verilmelidir. Bu şart kanun maddesinde açıkça belirtilmiştir. Burada adi yazılı şekilden bahsedilmektedir.
Ayrıca noterden onaylama gibi şartlar söz konusu değildir. Ancak iki taraf da eğer isterse bu yazılılık şartını daha da sıkılaştırabilirler. Taraflar isterlerse bu taahhüt noterde yapılabilir.
Bununla beraber bu sözleşmenin noterde yapılması uygulamada büyük kolaylık sağlamaktadır. Bu şekilde yapılan bir tahliye taahhüdüne kiracının itiraz etme imkanı oldukça azalır ve icra dairesi yahut mahkemenin kapsamlı araştırmalar yapmasına gerek kalmaz.
b-) Tahliye Taahhütnamesi Kiracı Tarafından Bizzat yahut Bu Konuda Özel Olarak Yetkilendirdiği Temsilcisi Tarafından Verilebilir.
Tahliye taahhütnamesi kiracının önemli bir hakkını elinden alıyor olması ve kiraya verene kanunda normal şartlarda tanımamış bir hak veriyor olması dolayısıyla büyük önem taşır. Bu nedenle bu sözleşmeyi kira sözleşmesinin muhatabı olan kiracı dışında diğer aile bireyleri vb. kimse imzalayamaz. Diğer bir deyişle yalnızca kiracı bu sözleşmeyi imzalayabilir.
Bununla beraber kiracının vekil tayin ettiği bir kişi bu sözleşmeyi kiracıyı temsilen imzalayabilir. Burada da genel vekaletname yetersiz kalmaktadır. Kişi tahliye taahhütnamesi imzalamak konusunda özel olarak vekil tayin edilmiş olmalıdır.
c-) Tahliye Taahhütnamesinde Taşınmazın Boşaltılacağı Tarihin Belirlenmiş Olması Gerekir.
Burada belirli tarihten kasıt gün – ay – yıl şeklinde yazılmış bir tarihtir. Bununla beraber gün – ay – yıl şeklinde olmayıp da ifadeden ne zaman olduğu anlaşılan tarihler de geçerli kabul edilir. Ancak muğlak ifadeler tahliye taahhütnamesini geçersiz kılar. Sadece kiralanan taşınmazın tahliye edileceğine dair kayıtlar da taahhütnameyi geçersiz kılar.
“Ekim 2022” gibi tarihlerin geçerliliği tartışmalı olmakla birlikte Yargıtay bu şekilde bir tarihin Ekim ayının son gününü belirttiğini kabul ederek taahhütnameyi geçerli kabul etmiştir.
Tahliye taahhütnamesinde gösterilecek olan bu söz konusu tarihin belirli süreli sözleşmelerde sürenin bitiminden önce yahut sonra olmasının bir sakıncası yoktur. İki yıllığına imzalanan bir sözleşme dolayısıyla kiracı dilerse 3 yıl sonrası için tahliye taahhütnamesi verebileceği gibi 1 yıl sonrası için de tahliye taahhütnamesi verebilecektir.
d-) Tahliye Taahhütnamesi Verilirken Kişinin İradesi Serbest Olmalı, Sakatlanmış Olmamalıdır.
Tahliye taahhütnamesi sonuç olarak bir sözleşmedir. Bu nedenle eğer hata, hile yahut korkutma yolları ile alınmışsa Türk Borçlar Kanunu irade sakatlıkları genel hükümleri uyarınca geçersiz kabul edilecektir. Kişi bu sözleşmeyi 1 yıllık süre içerisinde iptal etmek durumundadır. Aksi halde sözleşme geçerliliğini sürdürecektir.
e-) Tahliye Taahhütnamesi Kira Sözleşmesinin İmzalanması Sırasında Yahut İmzalanmadan Önce Verilmişse Geçersiz Olur.
Tahliye taahhütnamesinin geçerliliği konusunda en önemli şart söz konusu taahhütnamenin ne zaman alınacağıdır. Kanuna göre tahliye taahhütnamesi kiralanan taşınmazın kiracıya teslim edilmesinden sonra alınabilir. Uygulamada bu süre 15 gün veya 1 ay olarak belirlenebilir. Bu kuralın konulmasının amacı zor durumda kalan kiracıyı korumaktır. Kiraya verenin taşınmazı ancak taahhütname karşılığında kiralayacağı gibi bir zorlamada bulunmasını engellemektir. Zira belirli süreli kira sözleşmesini süre bitiminde sonlandırma hakkını kanun yalnızca kiracıya tanımıştır.
Bu bağlamda tahliye taahhütnamesi kira sözleşmesinin yapılmasından ve taşınmazın tesliminden sonra alınabilir. Burada belirli bir süre içerisinde yapılma zorunluluğu yoktur. Kira sözleşmesinde belirlenen süre içerisinde tahliye taahhütnamesi alınabileceği gibi sözleşme süresinin uzatıldığı dönemlerde de alınabilmektedir.
Tahliye taahhütnamesi alınması zor bir taahhütnamedir. Kiraya veren kişiye önemli bir hak (tahliye imkanı) tanırken kiracının da önemli bir hakkını (sözleşmeyi uzatma hakkını) elinden almış olur. Burada kiracı taahhüt ettiği tarihte taşınmazı tahliye etmek zorundadır. Taahhüdüne uymaması hali için sözleşmede öngörülen cezai şart geçerli kabul edilir. Yani taraflar eğer bir cezai şart koymuşlarsa kiracı tahliye etmemesi halinde bu cezai şartı ödemek durumunda kalır.

Ancak fahiş miktarlarda belirtilen cezai şart hükmü geçersiz kabul edilir. Cezai şartın geçersizliği tahliye taahhütnamesinin geçerliliğine etki etmez. Yani taahhütname geçerli olur ancak fahiş miktardaki cezai şart geçersiz olur.
Geçerli bir tahliye taahhütnamesinin iptal edilmesi için iki tarafın da bu konuda iradesinin uyuşması ve anlaşma yapması gerekmektedir. Bu sözleşme yazılı olmak durumunda değildir. Ancak ispat kolaylığı açısından yazılı olarak yapılması tavsiye edilmektedir. Böyle bir durumda tahliye taahhütnamesinden geçerli bir şekilde dönülmüş olur. Yahut yazılı tahliye taahhütnamesini kiraya veren kişi kiracıya vererek bu sözleşmeyi sonlandırabilir.
Bununla beraber irade sakatlığı ile verilen tahliye taahhütnameleri irade sakatlığı (hata, hile, korkutma) dolayısıyla geçersizdir. Burada bu sözleşmelerin hukuki niteliği için “iptal edilebilirlik” tabiri kullanılır. Bunun anlamı iradesi sakatlanan kişi eğer bir yıllık süre içerisinde bu sözleşmeyi iptal ettiğini tek taraflı olarak beyan etmez ise sözleşme geçerli olarak devam eder. Yani tahliye taahhütnamesini kiracı böyle bir durumda iptal edebilir.
İrade sakatlığı dışında başka bir neden dolayısıyla geçersiz olan tahliye taahhütnamesinin zaten iptal edilmesine gerek yoktur. Yukarıda sayılan geçerlilik şartlarını taşımayan bir taahhütname zaten geçerli olmadığı için iptal edilmesine de gerek yoktur. Buna dayanılarak başlatılan bir tahliye sürecinde bu geçersizliğin öne sürülmesi yeterli olacaktır.
Tahliye taahhütnamesinin geçersiz olduğunu düşünen kiracı, buna yönelik itirazını her zaman ileri sürebilir. Kendisine karşı başlatılan hukuki prosedür içerisinde bu itirazını ileri sürebileceği gibi geçersizliğin tespiti için bir tespit davası da açabilmektedir.
Kiracıların birden fazla olduğu durumlarda tahliye taahhütnamesinin geçerli olabilmesi için tamamının bu taahhütte bulunması gerekmektedir. Yalnızca bir kiracıdan alınan taahhütname tahliye davasında tahliye için yeterli kabul edilmez. İcra dairesi tarafından da itibar edilmeyecektir.
Bütün kiracılardan alınan tahliye taahhüdü ile tahliye davası açıldığı zaman bütün kiracılar davalı sıfatını haiz olurlar. Zorunlu olarak dava arkadaşı kabul edilirler. Dava tamamına karşı açılır. İcrai işlem yapılacaksa da muhatap yine kiracıların tamamı olur.
Taşınmazı kiralayan kiracı eğer kiraladığı bu taşınmazı başkasına kiralarsa alt kira durumu söz konusu olmaktadır. Taşınmazı kiralayan 3. kişiye de alt kiracı denir. Alt kiracı asıl kira sözleşmesinin tarafı değildir. Bu nedenle tahliye davasının muhatabı ancak ilk kiracı olabilir.
Bununla beraber herhangi bir şekilde asıl kiracı hakkında verilen tahliye kararı alt kiracı için de geçerli olur ve onun tahliyesi sağlanabilir. Ancak belirttiğimiz gibi asıl kiracıdan alınan taahhütname üzerine direkt olarak alt kiracıya karşı tahliye süreci başlatmak mümkün değildir.
Tahliye taahhütnamesini düzenleyen Türk Borçlar Kanunu m.352’de tahliye taahhütnamesinde belirtilen tarih itibariyle 1 ay içerisinde kiraya veren kişinin tahliye için tanınan imkanları kullanması gerektiği belirtilmiştir. Buna bağlı olarak kişi bu 1 aylık süre içerisinde tahliye davası açmazsa yahut icra dairesine başvurmazsa bu hakkını kaybeder.
Türk Borçlar Kanunu 353. maddesi tahliye davası açma hakkı bulunan kişinin dava açma süresi içerisinde kiracıya dava açacağına dair bir ihtarname göndermesi ile dava açma hakkının süresini uzatmış olma imkânı tanımaktadır. Yani kişi bu süre içerisinde gönderdiği bir ihtarname ile dava açma süresi içerisinde dava açmamışsa eğer 1 kira yılı için bu hakkı uzamış olur. Buna göre bu hükmün tahliye taahhütnamesine kıyasen uygulanması sonucunda kişi eğer 1 aylık süre içerisinde tahliye süreci başlatmaz ancak ihtarname çekerse 1 kira yılı sonuna kadar bu hakkı elde etmiş olur.

 

Av.Ramazan Eryiğit
ibrala.com

Devamını Oku

Mirasçılık hakkında merak edilenler

Mirasçılık hakkında merak edilenler
0

BEĞENDİM

ABONE OL

YASAL MİRASÇI OLARAK, SİZE MİRAS KALAN GAYRİMENKULLERİNİZ VE MENKUL DİĞER MALLARINIZ İÇİN HUKUKEN NE YAPABİLİRSİNİZ?
Ölüm olayı, hayatımızın bir kaçınılmaz bir olgusudur. Bu olgunun hukuki yansımaları ve sonuçları ise her olaya göre farklılık göstermektedir. Yani, bir kişinin vefat etmesi ile her şey sona ermemekle birlikte, bazı kişiler için, özellikle de mirasçılar için, yeni bir hukuki sürece girilmektedir.
Meydana gelen bu yeni sürecin, en başından itibaren hukuki açıdan çok iyi bir şekilde yönetilmesi gerekmektedir. Zira mirasçılık işlemlerinin hukuki prosedürü çeşitli ve fazladır. Aksi takdirde, olası bir dava ile veya maddi yükümlülüklerle karşı karşıya kalmak kaçınılmaz bir hal almaktadır.

Mirasçılık işlemleri için karşı karşıya kalınabilecek prosedürler şu şekildedir:

*Veraset ilamı çıkarılması,
*Taşınmaz rayiç bedel tespiti,
*Veraset intikal vergisi,
*Tapu tescil işlemleri,
*Ayrıca anlaşmazlık halinde İzale-i şüyu (ortaklığın giderilmesi) davası.

Yukarıdaki ilk dört işlemin her birisi ayrı ayrı önem taşımaktadır. Zira, bu işlemlerden birisinin eksik olması halinde Tapu Müdürlüğünde tescil yapılabilmesi mümkün olmamaktadır. Miras paylaşımı konusunda mirasçılar arasında herhangi bir anlaşmazlık yaşanması halinde ise bu anlaşmazlığın çözümü için dava yoluna gidilmektedir.
Özellikle yurt dışında yaşayan gurbetçi vatandaşlarımızın, miras işleri ile alakadar olacak yeterli zamanları bulunmadığından işin uzmanlarından hukuki yardım alınması çok önemlidir.
Miras kalan taşınmaz mallar için, mirasçılar arasında en büyük sorunlardan birisi: Miras kalan taşınmazların paylaşımıdır. Miras kalan taşınmazlar üzerinde mirasçılar, kanunen elbirliği ile yani iştirak halinde hak sahibi olurlar. Peki elbirliği ile mülkiyet paylı mülkiyet haline nasıl çevrilir?
Bu sorunun cevabı, mirasla birden fazla mirasçının elbirliği ile malik olduğu bir gayrimenkul örneği ile basitleştirilebilir:
1-) Tüm mirasçıların birlikte karar vermek zorunda olduğu elbirliği halinde mülkiyet, mirasçılardan birisinin Tapu Sicil Müdürlüğü’ne başvurusu ve bu başvuru için gerekli işlemlerin tamamlanmasının ardından paylı mülkiyete dönüştürülür.
2-) Başvuru dilekçesi ile başlayan süreçte dilekçeye tapu ve mirasçılık belgesi gibi gerekli evraklar eklenir.
3-) Tapu Sicil Müdürü, diğer mirasçılara başvuruya itiraz etmeleri için belirli bir süre tanır. Bu süre içerisinde diğer mirasçılardan herhangi bir itiraz gelmezse, işlem tamamlanır ve tapuda elbirliği ile mülkiyet bozulur. Yani elbirliği ile mülkiyetin bozulması için tüm mirasçıların başvuru yapmasına gerek bulunmaz.

4-) Yasalar ve bu kapsamdaki sözleşmeler çerçevesinde kurulan tapuda elbirliği halinde mülkiyet, hak sahibi olanlardan birinin Tapu Sicil Müdürlüğü’ne başvuru yapması ve sürecin tamamlanması ile bozulur.
Mirasçılardan birisinin itiraz etmesi halinde, elbirliği ile mülkiyet, paylı mülkiyete nasıl çevrilir?
Elbirliği ile mülkiyette hak sahiplerinin payları ne şekilde belirlenir?
Elbirliği ile mülkiyette mirasçılardan birisi payını satmak istediğinde veya payının satılmasına rıza göstermediği durumlarda, anlaşmazlık nasıl çözüme kavuşturulabilir? Mirasçılık konusu, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununda ve sair mevzuatımızda ayrıntılı şekilde düzenlenmiştir.

Avukat Ramazan Eryiğit

Devamını Oku

Kira artışlarına ilişkin merak edilenler

Kira artışlarına ilişkin merak edilenler
0

BEĞENDİM

ABONE OL

11.06.2022 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan “7409 sayılı Avukatlık Kanunu ile Türk Borçlar Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile Türk Borçlar Kanunu’na (TBK) aşağıdaki geçici madde eklenmiştir:

“GEÇİCİ MADDE 1- Konut kiraları bakımından bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih ilâ 1/7/2023 (bu tarih dâhil) tarihleri arasında yenilenen kira dönemlerinde uygulanacak kira bedeline ilişkin anlaşmalar, bir önceki kira yılına ait kira bedelinin yüzde yirmi beşini geçmemek koşuluyla geçerlidir. Bir önceki kira yılının tüketici fiyat endeksindeki on iki aylık ortalamalara göre değişim oranının yüzde yirmi beşin altında kalması halinde değişim oranı geçerlidir. Bu kural, bir yıldan daha uzun süreli kira sözleşmelerinde de uygulanır. Bu oranları geçecek şekilde yapılan sözleşmeler, fazla miktar yönünden geçersizdir. Bu fıkra hükmü, 344 üncü maddenin ikinci fıkrası uyarınca hâkim tarafından verilecek kararlar bakımından da uygulanır.”

Enflasyon oranlarının her ay önceki aydan yüksek açıklanması nedeni ile yüksek enflasyon oranlarını bahane ederek ev sahiplerinin her ay açıklanan kira artış oranının üzerinde kira artışı yaptığı ihbarları üzerine kiracıların mağduriyetini önlemek adına getirilmiş bir düzenlemedir.

BU DÜZENLEME İLE ÖZETLE :

1-) 01.07.2023 tarihine (bu tarih dahil) kadar yenilenen konut kira sözleşmelerinde kira bedelinde en fazla %25 oranında artış yapılabilecektir. Bu oranı geçecek şekilde yapılan sözleşmeler, fazla miktar yönünden geçersiz olacaktır. Bu hüküm 11.06.2022- 01.07.2023 tarihleri arasında yenilenen kira bedeline ilişkin anlaşmalar için de geçerlidir.

2-)Bu düzenleme özellikle geçici madde ile yapılmıştır. Çünkü kalıcı bir düzenleme olması istenilmemiştir.
3-)Bu artış sadece mesken kiraları için geçerli olup iş yerleri için geçerli değildir.
4-)Yeni yapılan kira sözleşmelerinde bedel ilk defa belirleneceği için, önceki bedelin artışına ilişkin olan bu hüküm yeni yapılacak kira sözleşmelerinde uygulanmayacaktır.

5-) Türk Borçlar Kanunu (TBK)’nın 344/2. maddesi uyarınca, taraflarca kira bedeli konusunda bir anlaşma yapılmamışsa, kira bedeli, bir önceki kira yılının tüketici fiyat endeksindeki on iki aylık ortalamalara göre değişim oranını geçmemek koşuluyla hakim tarafından, kiralananın durumu göz önüne alınarak hakkaniyete göre belirlenmektedir. Ancak, 7409 sayılı Kanun ile getirilen konut kira artışındaki %25 sınırı, TBK’nın 344/2. maddesi uyarınca hakim tarafından verilecek olan kararlar bakımından da uygulanacaktır.

6-)Bir önceki kira yılının tüketici fiyat endeksindeki on iki aylık ortalamalara göre değişim oranı (TÜFE), %25’in altında kalması halinde kira tutarındaki artışın belirlenmesinde değişim oranı (TÜFE) kullanılacaktır.

7-)TBK’nın 344/3. maddesinde beş yıldan uzun süreli veya beş yıldan sonra yenilenen kira sözleşmelerinde ve bundan sonraki her beş yılın sonunda, yeni kira yılında uygulanacak kira bedelinin, hakim tarafından; Tüketici fiyat endeksindeki on iki aylık ortalamalara göre değişim oranı, Kiralananın durumu ve Emsal kira bedelleri göz önünde tutularak hakkaniyete uygun biçimde belirleneceği ifade edilmiştir. Buna göre, taraflarca kira bedeli konusunda bir anlaşma yapılıp yapılmadığına bakılmaksızın, beş yıldan uzun süreli veya beş yıldan sonra yenilenen kira sözleşmelerinde ve bundan sonraki her beş yılın sonunda, yeni kira yılında uygulanacak olan kira bedelinin, hâkim tarafından belirlenmesine ilişkin davalara %25’lik sınırın uygulanmayacağı anlaşılmaktadır.

AKLA TAKILAN SORULAR:

1-Peki taraflar % 25 lik artış oranı üzerinde anlaşamazlarsa ne olur? Açılacak tahliye davaları nasıl sonuçlanır?
2- Yeni yapılacak kira sözleşmelerinde % 25 lik oran neden geçerli değildir?
3-Geçmiş aylarda yapılan (11.06.2022 tarihinden önce) % 25 ‘in üzerindeki zamların çözümü nedir?
4-Tek evi olup sadece kira alacağı ile geçine n ile 10 tane evi olan ev sahibi arasında % 25 lik kira artış oranı nedeni ile bir fark olacak mıdır?
5-Yeni yapılacak kira sözleşmelerinde % 25 lik kira artış oranının uygulanmaması sebebiyle ev sahipleri tarafından istenen hava parası ve tahliye taahhütnameleri ne anlama gelir? Bu konularda ev sahipleri ve kiracılar neler dikkat etmelidirler?
6-Kiracı 5 yılı doldurmuşsa kiralayan % 25 in üzerinde kira artışı isteyebilir mi?
Tüm bu soruların cevaplarını bilgilendirme yazımın içinde bulabilirsiniz.

Avukat Ramazan Eryiğit

Devamını Oku

Karaman’da şapkanın önümüze konulma vakti

Karaman’da şapkanın önümüze konulma vakti
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Ahilik, Ahi Evran tarafından Hacı Bektaş-ı Veli’nin tavsiyesiyle kurulan esnaf dayanışma teşkilatıdır. Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde Anadolu’da yaşayan Alevî-Bektaşi Müslüman Türkmen halkın sanat, ticaret, ekonomi gibi çeşitli meslek alanlarında yetişmelerini sağlayan, onları hem ekonomik hem de ahlaki yönden yetiştiren, çalışma yaşamını ve iyi insan meziyetlerini esas alarak düzenleyen bir örgütlenmedir.

Ahilik teşkilatının işlevlerini günümüzde ise esnaf odaları görmektedir. Esnaflarımızın oluşturduğu odalar çok kısa bir süre içerisinde seçim atmosferine girmiş olacaklar. Zira 2022 yılının hemen başı itibariyle Karaman Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliğine (KESOB) bağlı esnaf odalarının tamamında seçim heyecanı ile başlıyor.
Ocak ve Şubat ayında gerçekleştirilecek oda genel kurulları ile Karaman esnaf ve sanatkârları önümüzdeki 4 yıl için görev yapacak yeni yöneticilerini belirleyecek.
Küçük yaşlardan itibaren emek vererek kazanmanın ne demek olduğunu bilen bir bakkal esnafı çocuğu olarak ifade etmek isterim ki; esnaflar yöneticilerinin yanlarında olmasına belki de en fazla bu dönem ihtiyaç duydu. Sesini her alanda duyurmak, Covid salgının sebep olduğu her türlü olumsuzlukla mücadele edebilmek ve evine helal bir rızık götürebilmek için kapısının çalınmasını, halinin sorulmasını bekledi.

Sabahın ilk ışıklarında gidip işyerinin kapısını açmak, temizliğini yapmak ve saatlerce bıkmadan usanmadan müşterilerinin ihtiyacını görüp onları memnun etmeye çabalamak o kadar zor bir iştir ki; bunu ancak esnaflık yapanlar ya da esnaf bir aileden gelenler bilir. Son dönemlerde bir de buna küçük esnafın alternatifi olarak tüm illerde fazlaca artan AVM’ler, küresel ve yaygın market zincirleri ve internetten alışveriş imkânı gibi farklı olumsuzluklar eklenince esnaflarımız dükkânlarını adeta siftahsız kapattırır hale geldiler.
Şapkanın önümüze konulma dönemi geldi. Her yerde verilen oylar ile en ön protokolde oturan esnaflarımızın başları veya ben hizmet için geliyorum diyen başkan adayları ne kadar temsil ediyor veya edecek. Dört yıl çok uzun bir süre ve ekonominin günlük olarak değiştiği, toplumun internet alışverişine yoğunlaştığı dönemde küçük esnafın ayakta kalabilmesi için doğru kararlar vermek, doğru kararlar verecek yöneticiler seçmek lazım.

Salgın hastalık nedeniyle işyerlerinin kapalı kaldığı dönemde gerekli yardımı ve desteği görmediklerini belirten esnaflarımızın serzenişlerini hepimiz biliyoruz. Oysa Ahi demek kardeş demek değil mi? Kardeşlik de en zor zamanında yanında olmayı, omuz vermeyi, destek çıkmayı, dert dinlemeyi gerektirmez mi?
Terzi, şoför, marangoz, bakkal, tamirci.. Hepsinin de özellikle böyle sıkıntılı dönemlerde kendileri için ilgili makamların kapısını çalan, başkentin yollarını aşındıran yöneticilere ihtiyacı var. Kısa süre sonra başlayacak oda seçimlerinde esnaflarımızın verecekleri her bir oy, alın terinin, vefanın, fedakârlığın ve samimiyetin de değerini gösterecek. Çocukluğumun hatıraları adına anımsatmak istedim.

Yeni yıl tüm vatandaşlarımıza olduğu gibi esnaflarımıza da sağlık, huzur, bereket ve dayanışma getirsin..

Avukat Ramazan Eryiğit

Devamını Oku

5. Yargı Paketi

5. Yargı Paketi
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

BORÇLUNUN HACZEDİLEN MALINI SATABİLMESİ VE DİĞER YENİLİKLER

5. yargı paketi

Merakla beklenen ve köklü değişiklikler içeren “5. Yargı Paketi” TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi. TBMM Genel Kurulu, 24 Kasım 2021 tarihinde, Meclis Başkanvekili Celal Adan başkanlığında toplandı. Kamuoyunda 5. Yargı Paketi olarak bilinen, İcra İflas Kanunu ve bazı kanunlarda değişiklik öngören yasa teklifi, görüşülerek kabul edildi.
TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilen 5. Yargı Paketinde yer alan düzenlemelere göre;
*Açık cezaevine sevk edilecekler ile açık cezaevlerinde bulunanlar için uygulanan Covid-19 izin süresi 31 Mayıs 2022 tarihine kadar uzatılabilecek.
*Boşanmış ebeveynlerin çocuklarının anlaşmazlık durumunda çocuk tesliminde icra ile teslimi kaldırılacak.
*Borçlulara haczedilen malını satma imkanı verilecek.
*Başka bir işleme gerek kalmadan teminata konu olan para alacaklıya ödenecek.

1-) ÇOCUK TESLİMİNDE İCRA

Düzenlemeyle, boşanmış ebeveynlerin çocuklarının anlaşmazlık durumunda icra yoluyla anne ya da babasıyla görüştürülmesi uygulaması sona erecek. Velayeti elinde bulunduran ama çocuğu göstermeyen anne ya da babadan velayet alınabilecek. Çocuk teslimi veya çocukla kişisel ilişki kurulmasına dair aile mahkemelerince verilen ilam veya tedbir kararları, çocuğun üstün yararı esas alınarak, Adalet Bakanlığınca kurulan adli destek ve mağdur hizmetleri müdürlüklerince yerine getirilecek. Çocuk teslimine dair ilam ya da tedbir kararlarının yerine getirilmesine ilişkin teslim emrine aykırı hareket edenler ile emrin gereğinin yerine getirilmesini engelleyenler, bir ay içinde yapılacak şikayet üzerine, fiil suç teşkil etse dahi, üç aya kadar disiplin hapsi ile cezalandırılacak.

2-) AÇIK CEZA İNFAZ KURUMUNDA BULUNAN HÜKÜMLÜLER İÇİN SÜRE UZATIMI

Genel Kuruldaki görüşmeler sırasında 5 siyasi partinin ortak önergesiyle yapılan değişiklikle 30 Kasım’da süresi dolan ve ‘Covid-19 izni’ nedeniyle infazlarını evinde geçirenlerle ilgili yeni düzenlemeye gidildi. Buna göre; salgın sebebiyle, açık ceza infaz kurumlarında bulunanlar ile kapalı ceza infaz kurumunda bulunup da açık ceza infaz kurumlarına ayrılmaya hak kazanan hükümlüler, denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezasının infazına karar verilen hükümlülerin bu kapsamdaki izin süresi 31 Mayıs 2022 tarihine kadar uzatılabilecek.

3-) TEMİNATA KONU OLAN PARANIN ALACAKLIYA ÖDENMESİ

Teklif ile, iş yoğunluğunun veya personel sayısının fazla olduğu icra dairelerinde dairenin düzenli, uyumlu ve verimli bir şekilde çalışmasını sağlamak amacıyla Adalet Bakanlığı tarafından icra müdür ve müdür yardımcıları arasından, icra müdürünün yetkilerini haiz bir icra başmüdürü görevlendirilebilecek. Bölge adliye mahkemesince istinaf başvurusunun kesin olarak esastan reddine karar verilmesi halinde, alacaklının istemi üzerine, başkaca işleme gerek kalmaksızın teminata konu olan para alacaklıya ödenecek.
İstinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin karara karşı temyiz yolunun açık olması halinde icranın geri bırakılması kararının etkisi, temyiz yoluna başvurma süresinin dolmasına kadar devam edecek.
Haczi yapan memur, sicile kayıtlı mallar hariç olmak üzere haczettiği malın kıymetini takdir edecek, icabında bilirkişiye müracaat edebilecek. Sicile kayıtlı motorlu kara araçlarında ise alacaklı, hacizden itibaren altı ay içinde satılmasını isteyebilecek.

4-) BORÇLUNUN HACZEDİLEN MALINI SATABİLMESİ

2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nda yapılan değişiklikle; icra sisteminde fiziki ortamda satış usulü kaldırılıyor, elektronik ortamda satış imkanı getiriliyor. Alacaklı veya borçlu, hacizden itibaren bir yıl içinde haczolunan malın satışını isteyebilecek.
Teklifle, talebi halinde borçluya, haczedilen malın rızaen satışı amacıyla yetki veriliyor. Borçlu, kıymet takdirinin tebliğinden itibaren 7 gün içinde haczedilen malının rızaen satışı için kendisine yetki verilmesini talep edebilecek. Haczedilen malların elektronik ortamda satışına ilişkin hükümlerin uygulanmasına, Adalet Bakanlığınca belirlenen il veya ilçelerde, buna ilişkin yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlanacak ve en geç bir yılın sonunda ülke genelinde uygulamaya geçilecek.

Devamını Oku