Medipol Üniversitesi Parkinson Hastalığı ve Hareket Bozuklukları Merkezi (PARMER) uzmanları, genç yaşta görülen Parkinson’a ilişkin “Genç yaşta görülen Parkinson’da genetik yatkınlık faktörü bulunuyor. Titreme genelde ilk bulgu olarak ortaya çıkar. El ve ayakta, bazen de çenede gözlemlenebilir” dedi.
Medipol Üniversitesi Parkinson Hastalığı ve Hareket Bozuklukları Merkezi (PARMER) Nöroloji Uzmanı Dr. Başak Bolluk Kılıç, gençlerde Parkinson hastalığına neden olan faktörlere değinerek önemli açıklamalarda bulundu. Dr. Bolluk, Parkinson’un beyinde ’substansiya nigra’ denilen bir alanda yer alan ve ’dopamin’ üreten nöronların kaybedilmesi ve buna bağlı olarak bu maddenin azalması sonucunda ortaya çıkan bir hastalık olduğunu belirterek, “Beyin bu hücrelerin yüzde 60 ila 80’ini kaybettiğinde hastalık bulguları ortaya çıkmaya başlar. Parkinson hastalığı toplumda binde 2 ila 3 oranında görülüyor. Ancak bu oran 70 yaş üzerine çıkıldığında yüzde 0.5 ila 2 arasına ulaşır” dedi.
“Genç parkinson’da genetik faktörler rol oynayabilir”
Yaşlılık hastalığı olarak bilinen Parkinson’un gençlerde de görülebildiğine dikkat çeken Dr. Bolluk, sözlerine şöyle devam etti: “Parkinson’da ortalama tanı konulma yaşı genellikle 60 yaş üzeridir. Hastalarının yüzde 5 ila 10’unda hastalık başlangıç yaşı 20 ile 50 arasındadır. Genç yaşta görülen Parkinson’da genetik yatkınlık faktörü bulunuyor. Çok nadir olgularda, Parkinson benzeri bulgular çocuklarda ve genç adölesanlarda da görülebilir. Ailesinde Genç Parkinson hastalığı bulunan bireyler kalıtsal risk altındalar demektir. Bu genlerin çoğunluğu çekinik (resesif) kalıtsal geçici özellik göstermektedir”.
“El, ayak ve çenede titremeye dikkat”
Dr. Bolluk, genç yaşta görülen Parkinson’un belirtilerini ise şu şekilde açıkladı: “Bulgular hemen hemen ileri yaşta ortaya çıkan Parkinson bulgularıyla aynı. Hareketlerde yavaşlama, yüz mimiklerinde donuklaşma ve ’maske yüz’ diye ifade edilen görünüm, vücudun bir yanında istirahat halinde ön planda ortaya çıkan ’para sayar’ tarzda titreme, küçük adımlarla ve öne eğik olarak yürüme, yürürken bir kolun sallanmaması ilk göze çarpan belirtilerdir. Titreme genelde ilk bulgu olarak ortaya çıkmakta, el ve ayakta, bazen de çenede gözlemlenebilmektedir. Hastalar tanı alır almaz ne kadar erken tedaviye başlarlarsa yaşam kaliteleri de o oranda erkenden eskiye yakın haline döner. Son yıllarda yapılan çalışmalar Parkinson tedavisine erken başlanmasının, hastalık bulgularının ilerlemesini engellemede etkili olduğunu göstermiştir”.
“Gençlerde daha yavaş seyrediyor”
İleri yaşlarda görülen Parkinson’a nazaran gençlerde hastalığın daha ılımlı ve yavaş ilerlediğinin altını çizen Dr. Bolluk, “Gençlerde, yaşlılarda görülen Parkinson bulgularından farklı olarak bunama, hafıza bozukluğu ve denge bozukluğu görülme oranları daha az. Genç hastalarda bazen dopamine cevap veren ve aşırı vücut kasılmaları ile seyreden ’Dopamine cevap veren distoni’ diyebileceğimiz bir başka hastalık ile başlangıç aşamasında karıştırılması mümkün olabilir. Buna ilave olarak genç hastalarda bazen vücutta bazı ilaçların uzun süreli kullanımına bağlı olarak ikincil olarak ortaya çıkan, bazen de geçirilmiş beyin iltihapları veya damar tıkanıklıkları sonrasında gelişen benzer klinik tablolar ortaya çıkabilir. Bu olgular nadir olup ayrıntılı muayene bulguları veya laboratuvar tetkikleri ile ayırt edilebilirler” ifadelerini kullandı.
“Beyin piliyle tedavi sağlanabilir”
Medipol Üniversitesi Parkinson Hastalığı ve Hareket Bozuklukları Merkezi (PARMER), Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Ali Zırh, gençlerde Parkinson tedavisine ilişkin şu değerlendirmede bulundu: “Parkinson hastalığının başlangıç tedavisi ilaç tedavisidir. Bu hastalarda ilaç tedavisindeki en önemli husus tedavi süresinin hastanın yaşına bağlı olarak çok uzun süreli olması. Bu da uzun süreli dopamin kullanımına bağlı istem dışı hareketler tarzındaki motor yan etkilerin ve sık açılıp kapanmaların erken dönemde karşımıza gelme ihtimalinin yüksek olması anlamına gelir. Unutulmamalıdır ki bu genç hastaların hastalıklarının başındaki bu ilk yılları; aktif yaşamlarını yaşadıkları, çalıştıkları ve üretken oldukları yıllarıdır. Bu kaliteli yaşam düzeyini korumak ve yaşam kalitesinden ödün vermemek için eğer hasta yüksek doz ilaç tedavisine ihtiyaç duyuyor; tedaviye yeterli yanıt alamıyorsa ve yaşı da çok genç ise beyin pili tedavisinin erken dönemde göz önünde bulundurulması gerekebilir. Hastalar ile konuşarak, karşılıklı sohbet halinde gerçekleştirdiğimiz beyin pili ameliyatlarını hastalığın saatini geri almak diye tanımlayabiliriz. Bu tedavi sayesinde bağımsız yaşayamayan, sosyal hayattan kopan kişiler yeniden bağımsız yaşama şansı bulabiliyor, önemli bir kısmı da mesleklerini tekrar icra edebilme şansı yakalıyor”.
Korona bugün kaç canımızı aldı?