Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Muhammed Keskin, dünyada her gün 50 bin kişinin hayatını kaybetmesine sebebiyet veren hipertansiyon hastalığına dikkat çekiyor: “Ülkemizin 1/3’ü, 40 yaş üzerindekilerin de yarısı hipertansiyon hastası ve bu kişilerin %60’ı tansiyon hastası olduğunun farkında değil. Çünkü ülkemiz insanı senede bir kez bile tansiyonunu ölçmüyor.”
Hipertansiyon yıllarca hiçbir belirti vermeden ilerleyen ve teşhis edilip kontrol altına alınmadığı sürece kalp ve damar sistemine, beyine, gözlere ve böbreklere kalıcı hasar veren bir hastalık. Maalesef ülkemizde 18 yaşından büyük her 3 kişiden biri hipertansiyon hastası ve en büyük tehlike de hastaların bunun farkında olmaması. Çünkü çoğumuzun tansiyon ölçme alışkanlığı yok.
Doç. Dr. Muhammed Keskin, Covid-19 geçirdikten sonra kalplerinde bir hasar kalıp kalmadığını öğrenmek için kardiyoloji polikliniklerine yapılan başvuruların artması sonucu çoğu hastanın hipertansiyon tanısını erken koyma şansı elde ettiklerini söylüyor.
Ülkemizde en sık görülen hastalıklardan biri olan hipertansiyon nedir?
Doç. Dr. Muhammed Keskin; “Normalde 120/80 altında olması gereken kan basıncının, yapılan ölçümlerde 140/90 üzerinde seyretmesine hipertansiyon diyoruz. Tansiyonu 120-139/80-89 arasında olmasını da yüksek-normal kan basıncı olarak kabul ediyor ve bu bireyleri de hipertansiyon adayı olarak değerlendiriyoruz.” diyor.
Hipertansiyon hastalığının belirtileri nelerdir?
Bu hastalığın belirgin bir belirtisi olmadığını söyleyen Doç. Dr. Muhammed Keskin, “Hipertansiyon tanısını koymak için tek kriter kan basıncının yüksek olmasıdır.” diyor. Bununla birlikte, baş ve ense ağrısı, kulak uğultusu ve çınlama, baş dönmesi, yüzde kızarıklık ve yanma hissi, sık idrara çıkma, burun kanaması, çarpıntı ve terlemenin başlangıç aşamalarında görülebildiğini söyleyen Doç. Dr. Muhammed Keskin, belirti vermemesinin zarar vermediği anlamına gelmediğini önemle vurguluyor.
“Belirti vermemesi zarar vermediği anlamına gelmez.”
Doç. Dr. Muhammed Keskin, “Hipertansiyon belirti vermeyen fakat ölümcül bir hastalık. Yüksek kan basıncı kalbin iş yükünü arttırıyor ve atardamarlara zarar veriyor. Zaman içerisinde özellikle kalp, böbrek, göz ve beyne kan götüren atardamarlarda hasar oluşuyor. Bu organlar yüksek basınca uzun yıllar boyunca sessizce direniyor. Bu nedenle kan basıncındaki yükselme yıllarca belirti vermeden sinsi bir şekilde ilerliyor. En sonunda da beyin kanaması ve felç, kalp yetersizliği ve kalp krizi, böbrek yetersizliği, görme kaybına ve cinsel işlev bozukluğuna neden oluyor.” diyor.
Hipertansiyon tanısı nasıl konur?
“Hipertansiyon tanısını koymak için tek kriter kan basıncının yüksek olmasıdır.” diyen Doç. Dr. Muhammed Keskin, “Farklı iki günde en az iki kez yapılan ölçümlerde tansiyonu 140/90 ve üzerinde olan hastalarımıza hipertansiyon tanısı koyabiliyoruz. fakat bazı bireylerde bu net olarak ayırt edilemeyebiliyor. Çünkü kan basıncı değerleri ölçümün muayenede veya evde yapılmasına göre farklılık gösterebiliyor. Bazen bireyler evde yaptıkları ölçümlerde normal değerler gördüklerini söylerken, endişeli olmaları sebebiyle muayene sırasında yapılan ölçümlerde yüksek kan basıncıyla karşılaşıyoruz ve biz buna “Beyaz Önlük Hipertansiyonu” diyoruz. Bunun aksine kan basıncı muayene sırasında normal olup evde anormal düzeyde yükselen hastalarımız da oluyor. Bu durumu da “Maskeli Hipertansiyon” olarak adlandırıyoruz.” diyor.
“Bu tür hastalarda tansiyon değerlerini belirleyebilmek için evde tansiyon takibi yapmalarını ve not almalarını istiyor veya tansiyon holter takıp günlük aktiviteler ve gece uyku esnasında kan basıncı hakkında bilgi sağlıyoruz.” diyen Doç. Dr. Muhammed Keskin, bir diğer önemli noktanın da tansiyonun doğru zamanda, doğru pozisyonda ve doğru bir yöntemle ölçülmesi olduğunu söylüyor.
“Tansiyon ölçümü sanattır.”
Hipertansiyon hastalarının her gün tansiyonunu ölçüp takip defterine yazması, hekimin tansiyonun seyrine bakıp tedaviyi ona göre düzenlemesi açısından çok önemli olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Muhammed Keskin; “Çoğu hasta doğru ölçüm yapmadığı için ya risk altında ya da gereksiz yere ilaç kullanıyor.” diyor.
“Koşa koşa eczaneye gidip tansiyon ölçtürmek yanıltıcı bir sonuç veriyor. Veya ayakta, yemek yedikten, tütün içtikten hemen sonra, stres-üzüntü anında ya da tok karnına ölçmek doğru değil diyen Doç. Dr. Muhammed Keskin, evde tansiyon ölçerken nelere dikkat edilmesi gerektiğini şöyle sıralıyor;
-Tansiyonunuzu her gün benzer saatte, örneğin her sabah ve akşam aç karnına ve tansiyon ilaçlarını almadan önce ölçün.
-Ölçümden önce 5 dakika dinlenin.
-Rahatsız, tedirgin, stresli olduğunuzda, üşüdüğünüzde veya ağrınız olduğunda tansiyonunuzu ölçmeyin.
-Yemekten sonra en az iki saat, kahve veya tütün içtikten sonra en az yarım saat bekleyin.
-Kan basıncı ölçüm aletinin manşonu ile kol çevresi uyumlu olmasına dikkat edin. Kol çevreniz aletinizin manşon boyutundan geniş ise kan basıncınız olduğundan yüksek, dar ise olduğundan düşük ölçülür.
-Kolunuzdan tüm giysilerinizi çıkartın ve kolunuzu sıkmayacak bir giysi tercih edin.
-Sırtınızı destekleyen ve yanında kolunuzun altına destek olacak kolluk veya masa gibi bir mobilyanın bulunduğu sert bir sandalyeye dik oturun.
-Kolunuzun altına kalp hizasına gelmesini sağlamak için bir yastık ya da havlu koyun.
-Ayaklarınızı yere basın ve bacak bacak üstüne atmayın.
Hipertansiyon nasıl tedavi edilir?
Yüksek tansiyonun kronik bir hastalık olduğu için ömür boyu tedavi ve doktor gözetimi gerektiren bir hastalık olduğunu belirten Doç. Dr. Muhammed Keskin, “Hekimin yönlendirmesi ve hastanın uyumu başarılı bir tedavi için şarttır. Önerilen ilaçlar düzenli bir şekilde kullanılmalı ve beslenme düzenine dikkat edilmelidir.” diyor.
Hipertansiyon saptanan hastalarda ilaç tedavisi yanında yaşam tarzı değişikliğinin de gerekli olduğunu söyleyen Doç. Dr. Muhammed Keskin hastaların uygulaması beklenen değişiklikleri madde madde sıralıyor;
Sağlıklı beslenme
Daha çok meyve, sebze, potasyum ve tam tahıl tüketin. Tuz, doymuş ve trans yağ tüketimini azaltın.
Tuz kısıtlaması
Kalp sağlığı için günlük tuz tüketiminin 5 gr’ı yani 1 silme tatlı kaşığını geçmemesini öneriyoruz. Türkiye’de kişi başı ortalama tuz tüketimi günlük 14.8 gr’dır ve tükettiğimiz tuzun %30’u ekmekten geliyor. Hipertansiyonun en önemli sebepleri; fazla tuz tüketimi, obezite ve diyabettir. Bir hipertansiyon hastasının tek bir öğün bile tuzlu beslenmesi 1 haftalık tansiyon takiplerini alt üst etmek için yeterli oluyor. Tuzu azaltarak tansiyon değerlerinde bir miktar düşüş sağlamak ve hatta bazen ilaç tedavisini azaltmak mümkün.
Alkol ve tütün tüketiminin bırakılması
Alkol tüketimini sınırlandırın. Kadınlar günde 1, erkekler günde 2 kadehten fazla alkol tüketmemeliler. sigarayı kesinlikle yasak.
Egzersiz
Hareketli olun ve kilonuzu kontrol altında tutun. Her gün yarım saat tempolu yürüyüş yapın.
Kimler risk altında?
Hipertansiyon her ne kadar sinsi bir hastalık olsa da bazı bireylerin bu hastalığa yakalanma riskinin daha yüksek olduğunu ifade eden Doç. Dr. Muhammed Keskin, “Riski arttıran bu faktörlerin değiştirilemeyen ve değiştirilebilen risk olarak ikiye ayırıyoruz” diyor.
Değiştirilemeyen risk faktörlerini; yaş, cinsiyet, kalıtım ve kronik böbrek yetmezliği olarak sıralarken, değiştirilebilen risk faktörlerinin de aşırı tuz tüketimi, hareketsiz yaşam tarzı, obezite, diyabet, yüksek kolestrol, alkol tüketimi, sigara kullanımı ve stres olduğunu söylüyor.
Doç. Dr. Muhammed Keskin; “Ülkemizde kullanılmakta olan pek çok tansiyon ilacı var. Hepsi farklı mekanizmalarla kan basıncını kontrol ediyorlar. Bunlardan en uygun olan bir ya da birkaç tanesi hastanın yaşı, cinsiyeti, yüksek tansiyonun nedeni, tansiyon değerleri ve diğer hastalıkları göz önüne alınarak hastaya reçete ediyoruz. Hangi saatlerde alınması gerektiği, başka ilaçlar kullanıyorsa tansiyon ilacının bunlarla birlikte nasıl kullanılacağı anlatıyoruz. Hipertansiyon hastalığında kişinin kendi kendine tanı koyup da ilaca başlaması çok yanlış ya da hastanın iyileştiğini düşünüp ilacı kesmesi tehlikeli sonuçlar doğurabiliyor. Bu nedenle mutlaka hekim teşhisi ve takibiyle kontrol altına alınması gerekiyor. Hipertansiyon hastası olduğundan şüphelenen veya risk altında olan herkes tansiyonunu belli aralıklarla takip etmeli ve mutlaka muayeneden geçmeli. ” diye ekliyor.
Pandemi olsa da bayram hazırlığı psikolojiye iyi geliyor!