Kasık fıtıkları, karın içindeki organların (ince bağırsaklar, bağırsak yağları gibi), karın duvarındaki zayıf bölgelerden çıkarak cilt altında şişlik oluşturmasıdır. Tüm yaşam boyunca erkeklerin yüzde 27’si, kadınların yüzde 3’ünde bu sorun görülmektedir. Dünyada her yıl ortalama 20 milyon kişinin kasık fıtığı ameliyatı olduğu bilinmektedir. Genellikle ıkınma, öksürme, hapşırma, zorlanma gibi karın içi basıncını artıran sebepler şişliği belirgin hale getirmektedir. Eğer fıtık sıkışmaz ise yatınca kaybolmaktadır.
Kasık fıtığının 3 tipi bulunuyor
Direkt, indirekt ve femoral fıtık olarak sınıflansa da obturator fıtıklar da görülebilmektedir. İndirekt fıtıklara toplumda sık rastlanmakta, her yaşta görülmekte ve testislere kadar inebilmektedir. Direkt fıtıklar ise adından da anlaşılabileceği gibi direkt olarak karın duvarının zayıf bölgesinden çıkan ve yaş ilerledikçe görülme riski artan fıtıklardır. Femoral fıtıklar ise daha nadir görülür. Kadınlarda daha sıktır ve fıtığın boğulma riski diğer tiplerden daha yüksektir.
Kasık fıtıkları neden oluşur?
Kasık fıtığının nedenleri doğumsal ya da edinsel (sonradan) olabilir. Doğumdan hemen sonra anatomik olarak kapanması gereken açıklıklardan gelişebileceği gibi ağır kaldırma, kabızlık, ıkınma, yaşlılık, aşırı kilo alma ya da zayıflama, kronik öksürük, idrar ve büyük abdest güçlüğü sonucu oluşabilir. Ayrıca gebelik, kolajen sentezi azalması, karın kaslarını zorlayıcı hareketler ve sigara kullanımı gibi birçok sebepten de edinsel olarak gelişebilir.
Ağır kaldıranlar ile uzun süre ayakta kalarak çalışanlarda (kuaför ve garson gibi) daha fazla görülmektedir. Özellikle ağırlık çalışan sporcular ile ağırlık kaldırmak zorunda olan meslek gruplarında kasık fıtığı çok kolay oluşabilmektedir.
Kasık fıtığının belirtilerine dikkat!
Kasık fıtıkları başlangıç aşamasında hiçbir belirti vermeyebilir. Hekim muayenesinde fark edilene kadar kişi kasık fıtığından haberdar olmayabilir.
1-Kasık fıtığının en sık görülen belirtisi kasık bölgesindeki ve testislerdeki şişliktir. Şişlik bölgesinde ağrı ve yanma olabilir. Karın içi basıncının arttığı durumlarda şikayetler artar, yatınca azalır.
2-Ağrı yemeklerden sonra kramplar şeklinde görülebilir, kabızlığa neden olabilir. Tüm bu şikayetler aslında bağırsakların geçici olarak fıtık kesesi içine girip çıkmasıyla oluşmaktadır. Eğer fıtık çıkıyor ancak içeri girmiyorsa, içindeki bağırsak ve bağırsak yağları boğulmuş demektir. Bu durum ‘boğulmuş fıtık’, ‘sıkışmış fıtık’, ‘inkarsere herni’, ‘strangüle herni’ şeklinde tanımlanır.
3-Bulantı, kusma, iştahsızlık, gaz ve büyük abdest çıkaramama, karın şişkinliği, ateş, fıtık bölgesinde kızarma ve morarma gibi belirtiler ortaya çıkabilir. Acil bir durumdur, acil ameliyatla fıtığın tamiri ve bağırsağın yeniden kanlanması sağlanmalıdır aksi takdirde bağırsağa yeterince kan gitmemesine bağlı bağırsakta çürüme, delinme, peritonit (karın zarı iltihabı) başlayacaktır.
Tek tedavisi cerrahidir
Kasık fıtıkları doğal seyrine bırakıldığında küçülme ya da iyileşme olmayacağı ve ilaçla tedavisi olmadığı için teşhis koyulunca tek tedavi cerrahidir. Fıtık cerrahisinde amaç fıtık kesesini olması gerektiği batın içindeki yerine yerleştirilmesi ya da çıkarılmasıdır. Amaç fıtıklaşmaya sebep olan kısmi kusurun (defektin) kapatılması ve bir daha olmaması için meşle sağlamlaştırılmasıdır. Cerrahi tedavi öncesinde lokal anestezi, genel anestezi ya da belden uyuşturma (spinal anestezi) şeklinde uygulanabilir. Açık ya da kapalı yöntemle onarım yapılabilir. Kapalı yöntemler de kendi içinde karın zarı ile cilt arasından yapılan (TEP) yada karın içinden yapılan (TAPP) yöntemleriyle yapılabilir.
Kapalı ameliyatlar avantajlı
Son yıllarda fıtık ameliyatları kapalı olarak gerçekleştirilmektedir. Eğer ters etki eden bir durum (kontrendike) yoksa laparoskopik cerrahi tercih edilebilir. Cerrahi tedaviden 5-6 saat sonra hastalar yiyip içebilmekte ve ayağa kalkabilmektedir. Bir gece hastanede takip edilip, ertesi gün taburcu edilmektedirler. Ameliyattan sonraki 3-6 aylık sürede yama yapışması olacağı için hastalara 3 kilogramdan fazla ağır yük kaldırmaması, kabız kalmaması, ağır egzersizlere ara vermesi, öksürüp ve hapşırırken o bölgeye destek olmaları önerilmektedir. Ameliyat sonrasında ameliyat bölgesinde hematom, meş enfeksiyonu ve testislerde morluk gelişmesi gibi nadir komplikasyonlar da gelişebilmektedir.
-İyileşme süresi kapalı ameliyatla daha hızlı olduğundan enfeksiyon riski düşüktür.
-Açık ameliyatlarda yara izi kalırken, kapalı ameliyatlarda iz miktarı çok daha azdır.
-Kapalı ameliyatlar sonrasında ağrı seviyesi düşükken, açık ameliyatlar sonrasında ortaya çıkan ağrı seviyesi yüksektir.
-Kapalı ve açık ameliyatlarda fıtığın yeniden oluşma oranı aynıdır. Fıtığın tekrarlaması için cerrahların uyguladığı teknik önemlidir. Ameliyatları uzman ve tecrübeli cerrahların yapması gerekir.
-Kapalı ameliyatlar sonrasında iyileşme daha hızlı olduğu için normal yaşama dönüş daha erken olmaktadır.
Hipertansiyon tanısı nasıl konur?