Nereye kafamı çevirsem bizim yerli yatırımcılarımız coin (sanal para da deniliyor) telaşına düşmüş vaziyette. Bir koyup bin alanlar var(mış), evini satıp 3 ev yapanlar var(mış), arabasını satıp filo kuranlar var(mış)… Mış mış da mış… Ne çok bileni varmış meğer şu sanal para alemini!
Son günlerde en çok duyduğumuz lafların başında “Dünya evriliyor” cümlesi gelir. Bu evrilmenin içerisinde yine en çok duyduğum sanal paraların kıymetinin artması oldu. Tabi benim en çok duymamın sebebi ekonomi ile olan yakın ilgim de olabilir.
Sanal parayı tanımlamadan önce kâğıt paraya bir dönelim. Kâğıt para hepimizin bildiği gibi kıymetli bir madeni değişim aracı olarak dolaştırmak riskli ve zor olacağından onun yerine üzerine değeri yazılan bir kâğıdın dolaştırılması ile ortaya çıkıyor. Tabi bu durumda her kâğıt paranın karşılığı olarak bir yerlerde birileri tarafından (merkez bankaları) kasada kıymetli madenin tutuluyor olması lazım.
Mesela devlet memurusunuz. Devlet adına çalışmanız karşılığı 10 gram altın olsun. Devlet bunu size maden olarak vermiyor da adına “banknot” denilen bir çek ile ödeme yapıyor. Evet, banknotlar üzeri imzalı birer çektir. Bu çek ile siz gidip alış – veriş yapıp değişim aracı olarak kullanıyorsunuz. Tabi bu kağıt parçasına karşılık aslında bir kasada bir madeniniz var ve siz aslında bu badenden minik parçalar kopararak kağıt üzerinde harcıyorsunuz. Sadece ortada maden dolaşmıyor, herkesin güvendiği bir kağıt dolaşıyor. Devletin bu sebeple size verdiği banknotun karşılığı kadar kasasında altınının olması lazım.
Sizin paranız başka ülkeler tarafından da tanınıyor olabilir. Yani imzalı kağıdınız tıpkı ABD doları ya da Euro gibi küresel ekonomide değişim aracı olabilir. O zaman kasanızdaki altınla dünya’nın dilediğiniz yerinde istediğiniz alış verişi yapabilirsiniz. Paranız diğer ülkeler tarafından tanınmıyorsa da paranızı kendi ülkenizde tanınan paralarla değiştireceksiniz. Bildiğimiz döviş işlemleri yani.
Küresel birtakım iddialara göre birtakım ülkeler karşılığı olmayan banknotları piyasaya sürerek piyasadaki madenleri toplamaya devam ediyor. Yani benim bu ülkede aldığım doların ABD’nin kasasında karşılığı olmayabilir. Zamanında “kağıt değil mi bu, basarız kağıdı alırız istediğimizi” demişler. Tabi, iddia bu..
Dünya da evrilecek ya.. Kağıt kürekle uğraşmayalım, biz sanal bir değer oluşturalım diyen birkaç ulu (büyük) yatırımcı sanal olarak para üretip satmaya başladılar.
Fakirin hakkını kollamak için mi dersiniz, sosyalizmi yaymak için mi orasını ben bilemem.
Sanal para ne ile alınıp – satılıyor? Kağıt para ile.. Peki ne ile kıymetleniyor? O karşılığı olmadığı iddia edilen ABD doları ile. Sormazlar mı adama, neden ABD doları değiştikçe sanal para da konum değiştiriyor? Yine sormazlar mı, olmayan madenin kağıdıyla bana ne satıyorsun diye?
Sanal para hayatımıza girecek, bundan kaçış yok. Elbet birileri bundan zengin olacak, belki bu birileri siz olacaksınız ya da bir yakınınız. Bu da kaçınılmaz bir gerçek. Fakat…
Unutmayalım ki bu vahşi düzende hiçbir sistem “zenginden alıp fakire vermek” üzerine gelişmez! Hiçbir oluşum “daha eşit paylaşalım, daha adil bir düzen olsun” diye mücadele etmez! Kıymetlerinize sahip çıkın, boyunuzu aşan riskleri üstlenmeyin.
Piyasada “keriz silkelemek” diye çok argo bir tabir vardır, keriz olup silkelenmeyelim, dikkatli olalım.
Sağlıkla kalın.
Lütfi Özkal
ibrala.com
Karaman’da yaşlılara evlerinde nüfus hizmetleri