19 Kasım 2024 Salı
“Öğretmenler bir ülkenin temelidir.” dense hiç abartı olmaz, çünkü; ülkede yaşayan tüm insanlar öğretmenlerin elinden geçer.
Öğretmenlere göre şekillenir öğrenciler.
Öğretmenler ne ise öğrenciler de o olur.
Okul öncesi, ilkokul, ortaokul, lise, yüksekokul…
İnsanların en çok aklında ilkokul öğretmenleri kalır.
Şimdilerde ilkokul öğretmenlerinin şeceresine bakılıp öyle yazdırılıyor okullara çocuklar.
Eskiye göre öğretmen algısı tabii ki değişti.
Ne kadar değişti o da ayrı bir konu.
Neyse biz eski öğretmenler nasıl anılıyor ona bir bakalım:
Bizim öğretmen sopayla döverdi.
Bizim öğretmen parmaklarımızı birleştirir öyle vururdu.
Bizim öğretmen tek ayaküstüne durdururdu.
Bizim öğretmen demir metreyi alırdı eline.
Bizim öğretmen tokat vururdu, vurduğu yerde beş parmağının izi çıkardı.
Bizim öğretmen…
Ben de çok dayak yedim öğretmenlerimden.
Öğretmen dövecek korkusuyla, okula gitmez, ahıra saklanır; okul dağıldığında okuldan geliyormuş gibi yapardım. Yanıma bir arkadaş bulduğumda akşama kadar orada burada oynar öyle eve gelirdim.
“Dayak yedik ama bir şeyler de öğrendik, diyemeyeceğim.
Şimdilerde dayak yok artık. Varsa da çok az…
Kimse çocuğunu okula getirip; “Hoca! Eti senin, kemiği benim!” demiyor.
Hala eskilerde kalan veliler de yok değil…
Öğrencilerde hiç saygı kalmamış.
Büyük ne, küçük ne bilmiyorlar.
Çocuklar öğretmenden hiç korkmuyor!
Böyle eğitim olmaz.
“Döveceksin Hoca! Yoksa bunlar adam olmaz!”
Ne kadar anlatsan boş, eskilere…
Ceket iliklemeyi saygı sanan bir zihniyet…
Eski öğretmenler; o günün şartlarına göre davrandılar.
Dayağı bir eğitim aracı olarak gördüler.
Zihinlerde eğitimleri değil, maalesef dayakları kaldı.
Gündoğdu Yıldırım
ibrala.com yazarı