23 Mayıs 2021 Pazar
Türk İslam devletlerinde hayır kurumları açmak için hayırseverler adeta birbirleriyle yarışırlarmış. Yeni fethedilen Anadolu coğrafyasını yaşanabilir hale getirmek için bu hayırsever mümtaz insanlar cami, medrese, han, hamam, kervansaray, köprü gibi binlerce eserin banisi olmuşlar.
Türk tarihinin en çalkantılı dönemlerinden birinde Türk kültürüne sahip çıkmış olan Karamanoğulları şehirlerinde çeşitli imar faaliyetlerinde bulunmuş ve kısa sürede birçok alanda eserler vermişler. Aynı zamanda birçok âlim yetiştirmişlerdir. Bu özelliği ile bile Karaman; tarihin yön verdiği bir şehir değil, tarihe yön veren bir şehirdir.
Karamanoğlu Beyliği döneminde beylik merkezi olması Karaman’a bir başşehir olma özelliği kazandırmıştır. Hâl böyle olunca bu topraklarda onlarca câmi, medrese, türbe ve hamam gibi eserler insanoğlunun hizmetine sunulmuştur. İşte Karaman’ın Çeltek Mahallesinde bulunan Emir Musa Bey Medresesi de bunlardan sadece biridir. Bu eser de ecdada gösterdiğimiz saygıdan (!) nasibini almış, bugün sadece kubbeli arka odalarından, içindeki lâhitlerden türbe olduğu anlaşılan güneydekinin bir kısım duvarlarıyla bir trompu kalmıştır. Medrese binası 1927 yılında yıktırılarak taşlarıyla Gazi İlkokulu binası yaptırılmıştır.
Türbede Karamanoğullarından Emir Fahrettin Ahmet (Öl. 750 H. / 1349), Emir Şemsettin (Öl. 753 H. / 1352) ve Emir Bedrettin Bey’in kızı Dürhant Hatun’un (Öl. 810 H. / 1407) mezarları vardır [Sarre, Konia, Seldschukische Baudenkmäler, Berlin, 1908].
Medresenin kitabesinde tarih yoktur. Bu yüzden ne zaman yaptırıldığı kesin olarak bilinmemektedir. Emir Musa Bey’in 1356 yılında Mut’ta ölüp, cenazesinin Ermenek’e getirilerek Tol Medrese içindeki türbeye gömüldüğünü biliyoruz. Öldüğünde kaç yaşında olduğu belli değildir; fakat Karaman’daki medreseyi 1340-1356 yılları arasında yaptırdığını düşünmek pek hatalı olmayacaktır [Karaman Medreseleri, Vakıflar Dergisi Sayı 8 Sayfa 211].
Kıymetli okurlarım, bu yazımda güzel Karamanımızı kısa da olsa tanımak ve tanıtmak adına yok olmuş önemli bir eserin hikâyesini kaleme aldım. Onlar bu toprakları yaşanabilir kılmak için kılıcıyla kalemiyle canlarıyla mücadele ettiler. Bizim için güzel şeyler yaptılar. Bize düşen görev de onların mirasına sahip çıkıp gelecek nesillere aktarmaktır.
ibrahim Yıldırım
ibrala.com Köşe yazarı