08 Eylül 2020 Salı
Kıymetli Okuyucular,Covid-19 ile başlayan ruhsal bozuntu sıçrayarak ekonomi ve eğitim alanında da derin izler bırakmaya devam ediyor. Mart ayının ortası ile başlayan okula gitme yasağı şiddetli artışlardan dolayı önce 15 gün daha sonra da 1 ay ertelenerek Mayıs ayının ilk haftalarında ötelendi. Fakat eğitimciler olarak öngörümüz şu ki bu dönemin tamamen bittiğidir.
Sağlık, insanoğlunun en büyük servetidir lakin bu sancılı süreç atlatılıp normal hayata dönüldükten sonra bizi daha zorlu sürecin beklediğini herkes çok iyi biliyor. Haziran ayında ortaokuldan liselere geçiş sınavı (LGS), temmuz ayında ise üniversite sınavı var. Bu sınava ne öğrenciler ne öğretmenler ne veliler ne de okullar hazır.
Uzaktan eğitimle gerek okullar gerek kurslar gerekse öğretmenler bir şekilde öğrencilere ulaşmaya çalışıyor. Buradaki amaç faydacılıktan çok öğrencilerin öğretimden kopmamalarıdır.uzaktan eğitim,bu dönemde bize bilgiye her yerden ulaşılabileceğini fakat sınıftaki atmosferin olamayacağını gösterdi. 15 yıllık öğretmenlik sürecimde Hüseyin Çelik, Nimet Baş, Ömer Dinçer, Nabi Avcı, İsmet Yılmaz ve Ziya Selçuk öğretmen olmak üzere 6 milli Eğitim bakanımızı görmüş oldum. 6 bakanımız 6 farklı sistemi yerleştirmeye çalışırken hep bundan olumsuz etkilenen öğrencilerimiz evlatlarımız oldu. Pisa sıralamalarında istediğimiz yerlerde olamadık nedenlerini araştırmak yerine hep sistemi değiştirmek için mücadele ettik. Bu yaşanan son olumsuz olay bizi nereye nasıl götürecek bunu zaman gösterecek. Bir öğrenci okulda günde en az 6-7 ders görürken uzaktan eğitimle aldığı 2 ders acaba bu sistemi nasıl telafi edecek. Bu yılın nasıl tamamlanması gerekeceği eğitim uzmanlarının bir araya gelerek bunu bir sonuca bağlayıp bütün eğitim camiasının en az zararla atlatılması üzerinde sağlıklı görüş bildirmeleri herkesin en büyük beklentisidir.
Eski günlerimize çok özlem duyarak bir an önce bu belanin gitmesini, bu beladan aldığımız dersleri güzel günlerde uygulamak ümidiyle.