01 Mayıs 2021 Cumartesi
Değerli okurlarımız, içinde bulunduğumuz mübarek Ramazan ayı nedeni ile sizlerle kitabımız Kur’an-ı Kerim de geçen çevre, doğa, ekoloji konularını paylaşmak istedim.
• Yaşadığımız dünyamız ve çevremiz, Allah’ın bize en değerli emanetidir. Dünyamız, tüm insanlığın ortak mirasıdır. Hiç kimse, param var istediğim gibi yaşarım lüksüne sahip değildir. Çevremiz ve tabiat, malları yağmalanan bir mağaza değildir. İstediğim kadar harcarım, kullanırım, kimseye hesap vermem gibi bir tavrımız olamaz. Doğada geçmişlerin, şimdikilerin ve bizden sonra geleceklerin, ayrıca diğer bütün canlıların da hakkı vardır ve bu hak mutlaka gözetilmelidir
• Kara ve denizleriyle, buralardaki çeşitli bitki ve hayvan türeleriyle bir bütünlük ve ahenk arz eden dünyamız, insanın sağlıklı şekilde yaşamasına fevkalâde müsait iken başta bencillik, cehalet, düşmanlık ve israf gibi sebeplerle bozulmuş ve ciddi şekilde sağlığı tehdit eder duruma gelmiştir. Çevrenin yaşanmaz hale gelişinin tek sorumlusu tüketici ve sömürgeci insan tipidir. Allah’ın en değerli emaneti olan çevreye karşı insanın sorumsuz ve düşmanca tavrı, yeri-göğü fesada uğratmış, huzur, güven, lezzet ve bereketi ortadan kaldırmıştır. Kur’an-ı Kerim bu gerçeği şöyle haber veriyor:
• “İnsanların bizzat işledikleri yüzünden kara ve denizde fesat belirdi. Allah da belki vazgeçerler diye yaptıklarının bir kısmını böylece kendilerine tattırır.” (Rûm: 41)
• Bugün insanlık tabiatın kendisine isyanıyla karşı karşıya bulunmaktadır. Zehirli gaz ve dumanlarla kirlenen atmosfer, üretim ve sanayi atıklarıyla çöplük haline getirilen kara ve denizler, yok edilen ormanlar, kaybolan bitki ve hayvan türleriyle güzelim dünyamız, cehenneme dönüşmektedir.
• Yüce Allah, insanın da içinde bulunduğu tabiatı canlı ve cansız varlıklarıyla birlikte bir düzen ve denge içinde yaratmıştır. Bu düzen, yeryüzündeki canlıların yaşamlarını sürdürebilmesi için en ideali olup, herhangi bir eksikliği ve aksaklığı söz konusu değildir. Kainatta var olan bu düzen ve denge ‘’Ekolojik Denge’’ olarak ifade edilmektedir. Bu durum bazı ayetlerde şu şekilde ifade edilir.
• ‘’Şüphesiz biz her şeyi bir ölçüye göre yaratmışızdır’’ (Kamer:49)
• ‘’O Allah göğü yükseltti ve dengeyi koydu. Sakın dengeyi bozmayın’’ (Rahman:7,8)
• Çağımızın en önemli problemlerinden birisi de, ekolojik dengenin bozulması ve bununla bağlantılı olarak çevre kirliliği sorunudur. Allah insandan, doğal çevrenin ve ekolojik dengenin korumasını, onların doğal düzenini bozmamasını istemektedir. Aksi takdirde, bizzat insanın kendisinin bundan zarar göreceği şöyle anlatılmaktadır.
• ‘’İnsanların kendi İşledikleri kötülükler sebebiyle karada ve denizde bozulma ortaya çıkmıştır. Yanlıştan dönmeleri için Allah yaptıklarının bazı kötü sonuçlarını (Dünyada) onlara tattıracaktır.’’ (Rum:41)
• Ekolojik dengenin en önemli unsurlarından birisi bütün çeşitliliğiyle hayvanlardır. Kur’an’a şöyle bir baktığımızda ekosistemin önemli üyeleri olan hayvanlara verilen önem hemen fark edilir. Kur’an ın bazı surelerinin ismi hayvanların isimlerinden oluşmaktadır. Bakara (İnek) Nahl (Arı) Ankebut (Örümcek) Neml (Karınca)
• Kur’an hayatın ve doğanın güzelliğini sağlasınlar diye her türden canlının yeryüzüne serpiştirildiğini belirtilmekte , onlardan kiminin karnı üzerine sürünerek, kiminin iki ayak, kiminin dört ayak üstünde yürüdüğünü bildirmekte ve kainattaki hiçbir varlığın boşu boşuna yaratılmadığını bize haber vermektedir.
• Hayvanları ruhsuz ve otomatik bir makine gibi algılayan modern anlayış, hayvanlar için tam bir felaket olmuştur. Bir çok hayvanında avlanarak yağmalanarak neslinin tükenmesine sebep olmuştur.
• Günümüzde en saygı değer varlık olan insana kadına işkence, dayak şiddet uygulanırken Hz. Peygamberin hayvanlara bile işkence ve zülüm yapılmasını yasakladığı görülmektedir.
• ‘’Haksız olarak bir serçeyi öldürenden, Cenab-ı Hak kıyamet gününde hesap soracaktır’’
• Ekolojik dengenin bozulmasının nedenlerinden biriside israftır.
• İsraf, bir nimeti gereğinden fazla kullanmak ve telef etmektir.Bu günkü adıyla tüketim çılgınlığıdır. Kur’an-ı Kerimde Rabbimiz bu hususta bizleri şöyle uyarmaktadır:
• “Size verdiğimiz rızkların temizlerinden yiyin, bunda aşırı gitmeyin ki, öfkemi hak etmeyesiniz. Benim öfkemi hak eden kimse muhakkak mahvolur” (Tâha, 20/81)
• Allah Rasulü ise: ’’Bencillik yapmaksızın ve israf etmeksizin yiyiniz, içiniz, giyiniz, iyilikte bulununuz. Zira Allah kulunun üzerinde nimetini görmek ister’’buyurmaktadır.
• İsrafın çeşitliliği çoktur onu saymakla bitiremeyiz. Ekmek israfı hepimizin farkında olmadan bilinçsizce yapmış oluğu en büyük kayıptır. Türkiye genelinde günde 12 milyon ekmek çöpe atılmaktadır. Unutmayalım ki bu gün insanlar ekmek bulamadığı için açlıktan ölüyorlar. Bu hususta Allah rasulü şöyle buyurmaktadır: ’’Ekmeğe hürmet edin, zira şanı yüce olan Allah arz ve semanın bereketini ona tabi kılmıştır’’
• ‘’Kim sofrada dökülen kırıntıları toplarsa, Allah ona rahmetiyle muamale eder’’ “Kim ekmeğin hakkını hafife alırsa, saygıda kusur ederse Allah ona açlığı musallat eder’’ buyurmuştu
• Çevremiz, insanın emrinde masum bir emanet ve bu emaneti kirletip mahveden insan olduğuna göre, demek ki baş mesele insan ve insanın kirlenmesi meselesidir. Gönlü ve kafası kirlenmiş, sevgi, insaf ve merhametten mahrum, açgözlü ve bencil insanların meydana getirdiği bir dünyada insaftan, ıslahtan, ikramdan, düzen ve ahenkten bahsedilemez. Çevrenin kirlenmesi insanın manen kirlenmesiyle doğru orantılıdır.
• Çevrenin tahribinde en önemli sebep israftır. İsraf ise; kaynak ve imkânların yersiz ve ölçüsüz kullanılmasıdır. Sınırlı ve çok kere yenilenemez olan dünya kaynaklarını sorumsuzca harcayanlar, başkalarını ve gelecek nesilleri düşünmeden, sırf zevk ve gösteriş gibi nefsanî duygularını tatmine çalışan ruhsuz ve merhametsiz insanlardır. Bize göre çevre, bütünüyle Allah’ın bize teslim ettiği ve titizlikle koruyup geliştirmemizi istediği değerli bir emanettir.
• Sizi yeryüzünde yaratıp orayı imar etmenizi dileyen O’dur”. (Hûd: 61)
• . Hz. Peygamber (SAS): “Yeryüzü, benim için tertemiz bir mescit kılındı” buyurdular. Camilerimizi kirletmediğimiz gibi, altımızda rengârenk bir halı gibi olan yeryüzünü ve üstümüzde avizelerle parlayan gökyüzüyle zaten bir mescidi hatırlatan dünyamızı da kirletmeyiz “Kıyamet koparken sizden birinizin elinde bir hurma dalı bulunur da, kıyamet kopmadan dikmeye gücü yeterse mutlaka onu diksin, bırakmasın.”
• Çevrecilik İslam’la bütünleşmiştir
• Çevre kirliliğinin insan ruhunda meydana getirdiği sıkıntı ve stresi, çevre krizi olarak tanımlamak mümkündür. Peygamberimiz, doğaya ve çevresine vermiş olduğu önem ve temizlilik ahlakı ile de bizlere “Ekolojik Sünnet” bırakmıştır.
• Temizlik ibadetin temelidir
• Dinimiz temizlik üzerine bina edilmiştir
• Temiz olan İnsanın çevresi pis olamaz. Atalarımız, “Aslan yattığı yerden belli olur” derken buna işaret etmişlerdir.
• Çevre temizliğine ormanın ve yeşilliğin katkısı çok büyüktür. Tabiatın ciğerleri ormanlardır. Ağaçlar ve yeşillikler süstür, sağlıktır, güzelliktir. Bitkiler birer oksijen fabrikasıdır. Aynı zamanda kirlenen havayı temizleyen İlâhî bir temizlik aracıdır. Bitki havadaki karbondioksiti temizleyerek, havaya oksijen verip, kirli havayı filtre etmektedir. Ne yazık ki, bu kadar çok faydası olan bitkiyi, ormanı, ağacı insanoğlu kesip yok etme yarışındadır. Bitki ve ağaçların yok edilmesi bir yerde insanın kendisine saygısızlığıdır.
• Temiz, bakımlı, havadar, yeşil bir çevrenin sıhhî ve psikolojik yönden çok yararları vardır. Birçok hastalıklar için ilaçtan daha faydalıdır. Böyle yerlerde yaşayan insanların daha sıhhatli oldukları su götürmez bir gerç
• Ekoloji, Allah’ın yarattığı tabiatın dengesinin korunması, canlı türünün muhafazası, hayvanlara iyi muamele yapılması, çevre kirliliğine sebep olan her çeşit faaliyete karşı çıkılması olarak ele alındığında, bu konuda İslâm’ın emir, yasak ve tavsiyeleri rahatça görülecektir.
• Yine Hz. Peygamber sağlığında, bazı bölgeleri, bugünkü ifadeyle Sit Alanları tayin ettiği, herkesin yararına millî park ilan ettiği tarihi bir gerçektir. Hatta bu bölgelerin sınırları çizilmiş, otlarının koparılmasına, ağaçlarının kesilmesine, hayvanlarının avlanmasına yasak getirilmiştir.
• Dinimize göre kainattaki varlıklar ilahî birer nimet ve emanettir. Her birisinin bir yaratılış gayesi olduğu gibi, her birisi kendi diliyle Yüce Mevla’yı tespih ve zikretmektedir. Buna göre, hiçbir Müslüman kainatın dengesini bozamaz ve bozulmasına seyirci kalamaz. Çevre Allahın eseridir. Onu korumak varolan dengeyi bozmamak her insanın görevidir. Dolayısıyla her Müslüman bir çevre gönüllüsüdür. Temiz, bakımlı, havadar, yeşil bir çevrenin sağlık ve psikolojik yönden çok yararları vardır. Birçok hastalıklar için ilaçtan daha faydalıdır. Böyle yerlerde yaşayan insanların daha sağlıklı oldukları su götürmez bir gerçektir.
• REFAHLA FELAKET ARASINDA YARIM METRELİK BİR ÜST TOPRAK VARDIR VE BU TOPRAĞI DİBİNE KADAR SÜRÜP GEÇEN BU YAŞADIĞIMIZ GEZEGENİMİZE, DÜNYAMIZA SAHİP ÇIKMAK İÇİN EROZYONA DUR DEMEMİZ GEREKİYOR
• EN BÜYÜK ÇEVRECİLİK TUTUMLU OLMAKTIR
• EKMEKLERİMİZİ ÇÖPE ATMAMALIYIZ
• GEREKSİZ SU HARCAMAMALIYIZ
• ÇILGINCA TÜKETİM YARIŞINA GİRMEMELİYİZ. İHTİYACIMIZ OLANI ALMALIYIZ
• TOPLU TAŞIM ARAÇLARINI KULLANMALIYIZ
• ÇÖPLERİMİZİ GERİ DÖNÜŞÜM KUTULARINA ATMALIYIZ
• TÜRK MALI KULLANMALIYIZ SATIN ALDIĞIMIZ ÜRÜNLERİN ALTINDAKİ BARKOTUN 869 İLE BAŞLAYANI ALMALIYIZ.
• ARIZALANAN BİR ÜRÜNÜMÜZÜ TAMİR ETTİRMELİYİZ. UCUZ DİYE ATIP YENİSİ ALMAK DOĞADA TEKNOLOJİK KİRLİLİKLERE NEDEN OLMAKTADIR. MODASI DEĞİŞEN HER TEKNOLOJİ ALETİ DÜNYAMIZ İÇİN BÜYÜK KİRLİLİK YARATMAKTADIR.
.YAŞAM ALANLARIMIZ OLAN PARK VE BAHÇELERİMİZİ , SOKALARIMIZI ,CADDELERİMİZİ EVİMİZ GİBİ TEMİZ TUTMALIYIZ. BÖYLECE DİNİ VE İNSANİ GÖREVLERİMİZİ YAPMIŞ OLURUZ.