01 Mayıs 2021 Cumartesi
Meşenin hiçbir rekoru, sınırlayıcı özelliği yoktur. Eğer en uzun ağaç, en uzun yaşayan ağaç, en geniş, en hızlı veya en yavaş büyüyen ağaç değildir. Beş binden fazla farklı türü vardır. Bir meşenin kök kitlesi dal kitlesinin on katıdır. Bir yaz gününde meşenin gölgesi on kat daha serindir.
Ağaçtan türetilmiş isimler içinde en çok meşeye rastlanır. Hint Avrupa dillerinde en çok meşe ismi vardır . Tarihi Budha’ nın ismi hak meşe tohumlarından. amuni ‘’meşe ağacı insanların bilgesi’’ anlamına gelir.
Meşe ağacının dağılımına bakarsak, modern dünyayı biçimlendiren kentlerin ve kültürlerin bulunduğu yerlerde hep meşeler vardır. İnsanlar hep meşelerin olduğu yerlere yerleşmişlerdir. Onların odun ve meyvelerinden bir yaşam biçimi oluşmuştur. Meşe palamutları öğütülüp depolanıyordu.
Meşeler hiçbir aşırı özellik göstermediler. Belli bir yere sığınmadılar. Çok başarılılar , başarılı olmalarının tekbir nedeni yok. Bir canlının tek bir nedeni olursa yayılması kısıtlanır. Meşe ısrarcı, sıradan , çeşitli ve her çevreye uyum sağlayan bir ağaçtır.
Ilıman dünyanın birincil ağacı meşedir. İnsanlara meşeden fazla faydası olan bir ağaç yoktur. Ormancılığı insanlara meşe öğretmiştir. Meşe ağacında her zaman böcekler, solucanlar, kurtlar , kuşlar vardır. Ormanın diğer ağaçları meşeye yer verip geri çekiliyor. İnsanlar meşenin bütün parçalarını kullanıyorlar. Odununu, yapraklarını, palamutlarını, mazılarını, dallarını, gövdesindeki boşluklarını vs.
Meşeden asırlardır nasıl faydalandığımıza bakalım. Yarı ahşap evleryapılmış. Leonardo da Vinci ve diğer ressamlar resim yapmak için çizimlerini meşe ağacı mazılarından yapılan mürekkep ile yapmış. Mazıları ezerek pudra yapıyorlar ,göz hastalıklarında kullanıyorlar. Kabuklar yakıt olarak kullanılıyor, sepet yapılıyordu. Yapraklar tutuşturucu olarak kullanılırdı. Çocuklar palamutlar ile oyun oynuyor, genç kadınlar palamutları ipe dizerek süs eşyası yapıyorlardı,( kolye vb.) Meşe ağacının kabuğundan elde edilen tanen dericilikte kullanıldı. Deriyi besliyor ve koruyordu.
Vikingler gemilerini meşe ağacından yapmışlar. Denizleri meşeden yapılmış gemiler ile aşıyorlardı. Tunç çağında tabutlar, eski fıçılar, variller , küvetler, şarap şişesi tıpaları, trüf mantarı meşeden yapılmıştır.
Eski çağlarda insanlar meşe ağacını işleyen meslekler edinmişler. Yarı ahşap evler yapmışlar , deri tabaklama, odun kömürü yapma vb. Düşen palamut tohumları ile hayvanları beslemişler , meşe kömürü ile demir eritip cam işlemişler, pulluk mili yapmışlar, yer kaplamaları, dolaplar, mobilya, gemi omurgası yapmışlar. Mısır kıtlığı olduğu zamanlar meşe palamutları kurutulup dövülerek un ve ekmek yapılmış. Tunus’ ta meşe için ‘’yemek taşıyan ağaç ‘’ sözcüğünü kullanılırdı. İngilizler güçlü ve inançlı kişilere ‘’meşeden kalbi var’’ derler. Yunanlılara göre meşe Zeus ’un ağacıdır. Anıtkabir ‘deki meşe dalı Türk zaferlerini temsil etmektedir. Günümüzde birçok ülkede meşe unundan yapılan kek, pasta ,köfte tarifleri vardır . Çünkü eski insanlar meşe tohumlarından, çok çeşitli yiyecekler üretmişler Meşe tohumları hayvan yemi olarak kullanılmış. Ala kargalar bu tohumları kışlık besin olarak saklarlar.
Kargalar kışın bulduğu meşe tohumlarını yer, kalanlar bahara fidan olarak çoğalır. Meşe ağacının boşlukları posta kutusu olarak kullanılmış. Meşeler sınır işareti olarak kullanılmışlar. Savaşlarda sık yapraklı meşe dalları askerlerin saklanma yeri olmuş.
Çatalhöyüklüler temel gıda maddesi olarak palamutu en son kullanan kültürdür. Yerleşik insan yaşamı için gerekli bütün malzemeler meşe ağacından yapılıyordu. Bugün dahi insanlar mobilya, paketleme paletleri, demiryolu seletleri, yer döşemesi, tahta kaplama,ahşap çerçeve, lapa malzemesi, yakacak odun ,odun kömürü olarak kullanılıyor.
‘’Ağaç maceracı bir tüccar gibidir, ölmeden önce değerini bilemezsiniz.’’ JOHN EVELYN
Suzan Özpeynirci