Gazi Üniversitesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Hepsen, Dünya Glokom Haftası nedeniyle yaptığı değerlendirmede, glokomun göz tansiyonunun yükselmesi ve buna bağlı gelişen görme kaybı olduğunu belirtirken, bu hastalığın göz sinirinde hasar yaparak kalıcı görme kaybına da neden olabileceğini söyledi.
Glokomun, Dünya Sağlık Örgütü körlük sıralamasında ikinci sırada gelen körlük nedeni olduğuna işaret eden Hepsen, glokomun yol açabileceği körlükten korunmanın en iyi yolunun erken tanı ve tedavi olduğunu vurguladı.
Glokomun, ”sessiz ve sinsi” bir hastalık olduğunu ifade eden Hepsen, ”Farkedebileceğimiz belirtileri olmadığından ya da çok geç dönemde anlaşılabildiğinden erken tanı problemi olan bir hastalıktır. Hem Türkiye’de hem de gelişmiş ülkelerde bilinen glokom hastalarının yaklaşık üçte ikisinin tanı konmamış hasta olduğu tahmin ediliyor” şeklinde konuştu.
50 yaş üstü risk altında
Göz tansiyonu normalden yüksek olanların glokom hastalığı için risk altında olduğunu bildiren Hepsen, 50 yaşını geçen herkeste glokom gelişme riskinin de arttığını söyledi.
Ailesinde ve yakın akrabalarında glokom olanlar, yüksek miyop veya hipermetrop kusuru olanlar, göz yaralanması ya da ameliyatı geçirenler, migren başağrısı olanlar ve kortizonlu ilaç alanların da risk grubunda olduğunu anlatan Hepsen, şunları kaydetti:
”Sayılan tüm bu risk faktörlerinden bir ya da daha fazlası sizde varsa, glokom geliştirme riskinizin diğer insanlardan yüksek olduğu ve erken bulguların saptanması için düzenli aralıklarla muayeneye ihtiyacınız olduğu anlamına gelmektedir. Risk grubunda olanlar için check-up programları göz taramasını da içermelidir. Göz hekimleri ve özellikle glokom uzmanları, tüm bu risk faktörlerini gözden geçirerek tedavi gerekip gerekmediğine veya yakın takibe ihtiyaç olup olmadığına karar verir.”
”Detaylı göz muayenesi yaptırılmalı”
Göz tansiyonunun belli aralıklarla ölçtürülmesi gerektiğine dikkati çeken Hepsen, 35 yaşını geçen erişkinlerde her normal göz muayenesinde ve ailesinde ya da yakın akrabalarında glokom olanlarda ise daha erken yaşlarda göz tansiyonunun mutlaka ölçülmesi gerektiğini söyledi.
Hepsen, 40 yaşından sonra her 2-4 yılda bir, 65 yaşını geçenlerde ise her 1-2 yılda bir göz muayenesi yaptırılması gerektiğini ifade etti.
Düzenli göz muayenesinin glokomun saptanmasında en iyi yol olduğunu vurgulayan Hepsen, sadece göz içi basıncının ölçülmesinin, glokomun saptanması için yeterli olmadığını, teşhisin tek kesin yolunun ”tam ve detaylı bir göz muayenesi” olduğunu bildirdi. Prof. Dr. Hepsen, şöyle devam etti:
”Göz tansiyonunun ölçülmesi dışında özelliği olan muayeneler arasında görme alanı testi ile göz siniri ve liflerinin HRT ve OCT yöntemleriyle incelenmesi gibi ileri tetkikler vardır. Kural olarak, glokomun neden olduğu hasar geri dönüşümlü değildir. Glokom tam olarak iyileştirilemez. Ancak düzenli tedavi ile kontrol altında tutulabilir. İlaç tedavisi genellikle tedavide ilk adımdır. Göz damlaları mutlaka düzenli kullanılmalıdır ve ara verilmemelidir. Glokomun ilaçla tedavisi ömür boyu sürer. İlaç dışı tedavi yöntemleri de laser ya da ameliyat yöntemleridir.”
Hepsen, Dünya Glokom Haftası kapsamında da ”40 yaşı geçenler ve ailesinde glokom olanlar hiç olmazsa, kullandıkları motorlu araçlarını servise ve muayeneye götürdükleri sıklıkta göz tansiyonlarını ölçtürsünler” uyarısında bulundu.
Bir sigara bakın neye sebep oluyor